Aşk sende olmayanı
Onu istemeyene vermeye çalışmak gibi
Karanlıkta ışık hûzmesi arayan gözlerinin
Yaldır yaldır akması bir semah akşamına
Her şey tutulamıyor ki hayatta
Yada azat etmek gerek güvercinleri
Gidenlerin ardından mendil sallamakta güzel
Yada kapanmak yere yüzü koyun
yada bir yanlızlıktır , sevda
aşk bir kiraz
Ölüm çekirdek
Ve bir kiraz ağacı gibi hayat
Döker sitemini
düştüğü karanlık uçurumlar
bir kurşuni ufukta kasvetli bir gemi
korku ve küfür gecesinin gezdiği bir denizde;
sessizce salınırken riyam
yıkılıyor kaçak yapılarım
demirden, tuğladan, çalmalarım
bildiğim askların hepsi kaçamak
rakı tek nikahlı karım !
altı aydır ıssız gezinen bir güneş üstümüzde,
Ve diğer altı ayı toprağın gecesinde geçiren
kutuplar kadar çıplak bir ülkeyim
ne hayvan, ne dere, nede yeşildeyim
Oysa daha korkunç ne olabilirki dünyada
Güneşin buzlu soğuk zulmünden
Ve bu sonsuz gecede antik bir trajedi canlanır
gıpta ederek en vahşi hayvanlara
ki naif bir uykuya dalabiliyorlar
zamanın çatısının çivileri yavaşça çıkarken
Sis ve yağmurda boguluyor gözlerim
Ve sen çaliniyorsun hala huzurdan
Çimentodan, demirden, battaniyeden
en son kış, çamura bulanmış sonbahar,
uyuyan hareketsiz sezonlara methiyeler hazırlıyorum
simdi dolanır beynime sıcacık bir şal
Bir puslu kefen belli belirsiz bir mezar
Soğuk güney rüzgarının oyun alanı bu nazar
Uzun boğuk geceler boyunca paslanan kibleler,
Ilık bir canlanmada ruhumda yeniden
bir kuzgun kanadını genişçe açarken
düşüyor hissi içime yenik bir bahar
Hiçbir şey cenaze dolu bir yürek kadar dingin ve sükûn
Ve ilk bitki soyundan bu yana kadar
O soluk mevsimler, iklimlerin en güzeli çayirmelikesi, saray patisi
soluk gölgelerimizin ebedi yüzü,
eger yanlızca aysız bir gecede iki kişiyse
kaçak olarak uyutmaktadır ağrısını ayakta
ikiz aynalarda gördüğü bir derin yatakta