Geçerken yanımdan eski zamanların sisi
öpüşmek dudak kirlenmesi gibi
ahenkli ağır adımları havada hala asılı
Ve gözlerinin derininde dinlenmede sızısı
Gaz ışıklarının boyadıkları düşünce
maraz ile süslenmiş bir asi cazibe
yada akşam lambalarındaki seher düşü
Hafıza gibi katı ağır kule
bir şeftali gibi morarmış yüreği,
ve olgun koparılmaya yasak vücüdu
tadı egemen sonbahar meyvesi
veya bir cenaze arabası bekleyen gözyaşı
uzak vahalarda düşlenen koku
yumuşak bir yastık veya çiçek sepeti
En fazla melankolik gözlerini tanırım
Ve ifşa etmeyen sırları
Mücevhersiz kutular tarihsiz madalyalar
senin kadar derin ey gök yüzü !
Maske ya da dekor !
tekil bir gölge herhangi bir vuslat için
iskeletten alnında garipçe konaklıyorlar
eski bayram kokan sokaklar
yada geç kalmış bayramlar
yüreğimin başına darağacı kurulur
Mahmuzsuz ve kırbaçsız
Yagız atı bile nefessiz bırakır
Hayalet onun gibi, kıyamet atı
burun deliklerinden damlayan öfkesi
yürürken sonsuzluga tesadüfi bir ayakkabı
cehennem kılıç dolasan
terkesinde eski isimsiz kalabalıklar
Ufuksuz sonsuz mezarlıklar,
ve mat parıltıda beyaz bir güneş sızması
yanlızlık ruhunu insafsız yapar
ama doruklarda yaşar
aşk kuşu
Bu tekil oyunu dişlerinle oynamak için,
Harmanında her gün yeni bir kalp olmalı
Gözlerin aydın dükkanlar gibi
Ve yanan ormanlar toplu bayramlar
küstahça geçen zamanlar
erken harcananlar
zulmüne kör ve sağır makine
bereketli alet, kanına susamış dünyanın
ikiz görünen aynalar
bir zalim ki alim olmuş sevda
dehşet içinde bir ömürlük kavga
Zaman doğanın tasarımlarında kisve
Sis kullanıyor ey
aşk, günahkar kraliçe
Sende yaşıyor bu hayvan yeniden yoğurmak için
Ey çamurlu ihtişam! yüce rezillik!
Muhteşem sevda ! mükemmel
aşk !
Münkerden nekirden hesap soruldu
Basiretin önünde akıl duruldu
Gönül meydanıma kanun kuruldu
Batın zahir ile tamam olunur,
Zahir ise Batın ile kemal bulunur.