bütün kokularda yerin var
gözenekli
cama nüfuz eder gibi
pencerede saksı
Doğu'dan gelen bir kutuyu açarken
kilitler gıcırdıyor ve kirişleri ağlamaklı
Veya terk edilmiş bir evin içinde dolap
siyah buruk toz kokusu zaman
cesetler yanmış burda
uyanmak için sabaha
Bazen hatırlar eski bir şişe bile
bütün bir hayatın yaşadığı kutu
parfümleri bin bir kokulu
Bin düşünce uyuyor pupa yelken cenaze gibi
Yavaşça, ağır karanlıkta kaynayan
kanatları dolu
aşk uçuşur yine
mavi, buzlu pembe, altın demir ruhlu
işte hatırası yükselir yine
sıkıntılı havada gözlerini kapatır
yükseklik korkusunun
Yakalar ruhları her iki eliyle yakasından
insanları kararlı uçurumlara doğru
iterken
asırlık bir uçurum kenarındaki teras
Lazarusun kokuşmuş kefenini yırtarak
tiyatral kadavra uyanık hala
soğumak üzere kokmuş eski bir
aşk Bu yüzden hafızamı kaybettiğim zaman
bir gardıropun yıkık köşesinde
eski üzgün bir şişeyi atar gibi çöpe
bedeni yıpranmış, tozlu, kirli, aşağılık, iğrenç, kırık
müşfik,sevecen hastalıklı bir tabut
gücü görünen bir sanık,
meleklerler tarafından hazırlanmış sevgili zehir
aşk yutuyor beni ey hayat ölüm gibi
aşk