Aşk bir bilim
Senden öğrendim
Dinliyorum sessizliğini
Hala anlayamadığım kadar
Sevgili melek azmı sevebildim seni
Tatlı ve acımasızsın
Saf, berrak ve katışıksız
kristal gibi kapalısın
sıkıntılı denizler geçmiş
dalgalı saçların
çiçek aramak için yeşermiş bir hayat
hiç boşunamı sence
ve her çiçeğin iç çekişinde donuyorsam
bir tas çaya nefes veren
her yapraktaki sesi duyuyorsam
Ne çok sevimliydi "biz"
sen ben ve biz
aynı adımda çekimleniyorduk
Bizim "iki kişilik" günlüğümüz
Mutluluk avucunun içindeydi
Dokununduğunda yanağıma,
zamanın dışında bir anda
bende etrafımda
vals ediyoruz kumsalda
denizler kadar mutluluk
Aşk plajında
bir tapınakta yaşıyorsun bende
Ne zaman yüzünü yanımda bulsam
uyanıyorum apansız
Geceleri boynuma dolanıyorsun
ne çok üşüyoruz
oysa ben ölürüm, sen yaşarsın, uyandırırsın beni
B
aşka bir korku mu yoksa
Bir gün kulağımda duyamazsam sesini diye
Nefesini ve kalbini
rüyaya çekilmiş utangaç bir kuş
firarda yuvasından
iki başlı vücudumuzdan uzanır yuvası
Dört ayak üzerinden bitmek için
her nisanda sürermi bu sevinç
Ki her sabah başlayan
Ve yolumu inşaa etmekten sorumlu melek
kaderimi hafifleten kelebek
Kesilip bir baş, baska dünyalara gidebilmekte oysa
senden sonra hayat varmı sence
B
aşka bir hukukun olduğu bir yer
derin kökleri olan bir uykuya rağmen
benden uzakta, sana yakın
boğazımda unutmadan yüzünü
uyuyan dudaklarından çaldığım yıldızı
hassas göğsünü demir döğerken duymak
uçurmak zamanı ölümüne kadar sende
oysa ne çabuk bitiyor her şey
ben yoksun
sen yoksun
yaşıyorum
yaşıyoruz
yaşıyorlar kipindeyiz
bir cümlede kullanılamıyoruz artık
biraz ölü gibi sanki düşük cümleler
bir adam yüklem taşıyor sırtında
ve zamanla artık
kadının sırtındaki buluta dökülüyor her kes
sevmiyorsunuz artık eskisi gibi
hayat bir hayal kırıklığı gibi
dökülüyor koynumuza
oysa yeni bir yalan bulup
unutsak her şeyi
yeniden doldurmak için aküyü
giydim bir kaç yıllığına
depresyon hırkasını
:))