ervahı ezelden yara yazmışlar
neşter atsan kabukları sökülmez
kim ne bilsin bu bir bahtı karadır
el zanneder göz yaşı var dökülmez
Bu
aşk öylesine öfkeli
öyle kırılgan
öylesine körpe
Ve darılgan
Bu
aşk gün kadar güzel
Ve havalar gibi kırık hala
nemli topraklar gibi
öylesine ıslak
öylesine mutlu
öyle neşeli
bir o kadarda alaycı
bir çocuk gibi korkuyla titrer karanlıkta
bir o kadar da emin adımlarından
denizin ortasında sakin bir ada gibi
korkutuyor
aklamaya çalışanı
Rengi kırmızı
Çatal yürekli
yaralı ve asi
nasılda hala soluk almada
güneşli saçları
hiç bir şey yokken o vardı
ve her zaman yeni
hiç değişmedi
bir bitki kadar gerçek
bir kuş gibi ürkek
ilkbahar gibi çiçeksi
unutabilirsin
sonra uykuya dalmak
acıyla uyanırsın
ve tekrar uykuya dalmak
ölümüne rüya görmek
Gülümseyen gözlerle uyanmak
yenilirsinnnnnn
inatçı eşek gibi
arzu gibi yaşayan
hafıza kadar zalim
pişmanlık gibi saf
hatırlamak kadar müşfik
bir mermer gibi soğuk
Güzel günler gibi
çocuklar gibi kırılgan
gülümseyerek bakıyor hala
Ve hiçbir şey söylemeden konuşan
Evet ağladım
Benim için her kes için
duruyor hala burada
senin olduğun yerde
Bir zamanlar olduğun yerde
dur orda gitme
Hareket etme, içimide götürsene
unuttum seni
benim bir tek senim vardın
beni unutma
Ve her hangi bir yerden
bir işaret gönder
sonra bir ağacın dalından
sızar aniden
el ver elime