Canım sıkılıyor sürekli,
aşka sarkıyor durmadan bir gözüm.
Ve bir ayağım çukura yaklaşmaktan daha fazlasını koyuyor ortaya.
Toprağa dönmenin huzuruna eriyor ruhum,özüne döneceğini
Ve özüyle bir olacağını sokmaya çalışarak kafama.
"Ölüm teması işlenmeli mi yoksa kaçılmalı mı ölümden?" dedi.
"Bu da sorumu, kaderine işlenen bir temadan nasıl kaçabilirsin ki?" dedim.
Laflar uzayacak gibi değil.
Mecâl kalmamış
aşkta sana varacak.
"Yapma" eylemi, "ne" soru ekine maruz kalmaktan sıkılmış durumda.
Yolunu bulabilse, eylem olmaktan vazgeçecek cümlede.
Yalnız kalma korkusu da var tabi.
Bir ekle çekimliyor kendini; "-lı", orataya çıkıyor aşikar bir soru;
"Ne yapmalı?"
Kulaklarda çınlıyor;
"Seni görmeden mi öleceğim?" Konulu, hayatımın arka fonları.
Bir mola veriyorum kendimin tiz seslerine.
Dinlenebileceğimi umut ederek bir çay demliyorum.
Çayı içiyorum, sana dalıyorum.
Gözümün içinden akıyorsun, şiirlerce, sayfalarca.
Karasından mıdır demin yoksa karanlığından mı gecenin, bilemiyorum.
İçip içip sana kayıyorum.
Sen'hoş oluyorum, iyi mi?
Çayla kafayı buluyorum.
Seni gördüğüm an ki halimin halsizliğine dönüşüyor ruh halim.
Meyletmekten öteye meylediyor sen yanlarım.
Yalpalıyorum, ayyaşlığıma ver.
Sen içipte ayakta, ayık kalamıyorum.
Bir baran yağıyor sen ektiğim tarlama,
Bir boran vuruyor sen kokan yanlarıma.
Canım sıkılıyor sürekli,
aşka sarkıyor durmadan bir gözüm.
Ve bir ayağım çukura yaklaşmaktan daha fazlasını koyuyor ortaya.
Aysun ÖZER