her şey senden sonra başladı benliğimde
aşkı mabet sanmıştım öksüz yüreğime
ve ateşle sevişmeyi öğrettin zamansız
ve hatta
azrailin pencesinde sevgi ölürken sessizce
ilk kez seninle öğrendim ateşle dans etmeyi
rengi calınmış gecelerden keder düştükce ellerime
ah keşke yeniden doğabilseydik küllerimizden
günaha uzanırken tenlerimiz bir ateşin döşeğinde
gece gölgenin koynunda sevişirdi her düşün ertesinde
parcalanmış hayaller dökülürken masalların eteğine
bilsen bana ne kadar da uzaktır
aşk şimdilerde
şehvetin rüzgarında yeni baştan döllenirken ihanetler
oysa ki.. ateşe karşı sevişmelerimizde vardı bizim
ölümcül bir dansa mahkum edilmişken bedenler öylece
ki ... her gecenin şuh vaktiydi o yaşadıklarımız
sığındığımız karanlıkta ay ikimizi yıkarken sessizce
işte hepsi bu kadar bizden kalan ölümle ateşin dansı
ölümle şevişiyorum varoş caddelerin gizli köşelerinde
ve.... üstelik sıyırıp attım tenimden utangaçlığımı
masumuyetimi de öldürdüm bir ayyaşın pis nefesinde
ve şimdi bir celladın ölüm kokan ellerinde arıyorum sevgiyi
çok uzak medcezirlere sürgün edilmişken pembe düşler
ki her gece bir coçuk daha ölürken içimde öylece
azrailin rahminden bir cenin daha düşüyor eteklerime
işte tek bu nedenle ey sevgili
senden öncesi hiç olmadı benim için
ve senden sonrası düş kırıntısı ellerimde
öpme dudaklarımdan uzak dur tenimden şimdi
bırak ecelin pencesinde kıvransın sevgiler
ay/su