aşk da kurtaramadı seni gül
katmerli çiçek
kısrakların tüylerine saklansan
bulurlar seni
ey botanik bahçenin solan gülü
puslu kıyılarda yazılmış kaderin
çilen doğuştan belliymiş sanki
çaldılar mı bir bir
aşkı yüreğinden
kaldı mı içinde insan sevgisi
kapatmak istedikçe sıkı sıkı
kilidi bozuk Dünya'nın
kapanmaz kapıları
sen ki
lavanta kokulu kadın
diğer adın bataklık gülü
yak hayallerini şimdi ısıt kendini
ve
sevme bir daha hiç kimseyi
eğme başını gecenin boşluğuna gül
eşitsizlik var
dört bir yanın duvar
senin Cumhuriyet'ini kurmuş onlar
uzanma yetişemezsin
hürriyet'in alınmış ellerinden
korkunç bir yalnızlığın içinde çırpınırken
haziran bahçesinde bile açmaz çiçeklerin
yeryüzünün payına düşen
küçük bir bölümündesin
iyi düşün
bir adım daha geriliyecek
çalınacak gece gözlerinden düşlerin
gençlik ve
aşksana bir daha verilmeyecek
her gün
b
aşka bir ten kokusu bulaşacak üstüne
ikrah edeceksin arkasından
uzatırken elini
indirsende gözlerine perdeyi
tüm duygularını kilitlesen de sandığa
nasılda sokulursun her defasında
fahişe sıcaklığında
gün açınca
yüriğinde fırtınalar kopar
her an düşsede göğsünden bir düğme daha
tek kişilik bir sayfasın sen
bilirsin payın bukadar
yetim bir çocuğun çığlığı var içinde
kimsesizken ruhun
bedenin elden ele
her doğan günde bakışların ayrı renkte
yangın yeri yüreğin
savrulur küllerin esen yelde
yapma gül
yine hazırladın kendini bir hiçe
koynunda adını bilmediğin
bakıp görmediğin
görüp sevmediğin
acıyı katık ettiğin birine
nefesin tutsak
yüreğin buz
kendini boşluğa fırlatıp atasın gelir
her dafasında
sarılıp yalnızlığına uzandığında
ve çektiğinde kederi başına
ağlamayı bile beceremezsin
yaralı bir ceylan gibi sızlanırsın
yoktur derdine bir çare
nedir senin için bu günün dünden farkı
rengin mimoza
kokun yasemin
diğer adın gül
aşk batağında her gün
biraz daha solan bir gül
yapma
yazık oluyor sana...
Okuduğum romanın kahramanı Yasemin'e itafen.