sana seslendiğim an evren oluyorum biçim biçim kucaklamak
dert ki can düşmanı ulaşmasız hayat unutmam onu
tesadüftü herşey sevmek dışında
sen ben ve evren misafir oyuncu ölüm
gözlerimi çevirdiğim yerde düşüncelerin yanıyor usul usul
parmaklarımda gezinen kanadı kırık güvercindir
üşüdüğün gereksizlik ayrılık oysa bulutsudur istemek
seneler sonra gözlerini açacaksın yeni bir sayfa gibi
o ben değilim benim gitmişliğim küçüğüm büsbüyük ağlamaklı
gerçi ölüm kaçınılmaz
işte bu dediğimiz an gelincik tarlası yaşanmışlık
bak kalem düşmez elimden yaşlanmasız
şu halimle bile iyiyim senli sevmek yıkılmışı
zamanını al ömrüm o sendin gelincik elimde olmadan
olgun dağları seçen sevmek için
güneş de batarmış
mehtapta öpüşmek gibi geçmişi anmak
kitaplarımda gizlediğim bahara isyan yaprakları senmişsin meğer
benmişim işte
serçelere kanan oysa acılar dallarında kirpiklerimin gri ve kara
uğultular kırığı varlığım aydınlığa yürüyen su
seni sevmek var her işin ucunda
yaz ortasında kalmış kardan adam şair
kışa aldanan bahar kelebeği sankilerim belkilerim gibilerim
yarın ölsem geçmişinim artık
aşk bugündür daima ansız kahkaha
kolkola ayrılıktır
aşk düne özenen bugün tekrarsız
faydasız göçüyorum sensizliğe dündeyim affet küçüğüm
bağlaçlarımı atıyorum defterimden
susuzluk gibi ayracımsın beni benden ayıran
bana rağmen bensin içimde
bana rağmen beni bitiren
kağan işçen