Kursağıma kaçtın
Vur ayrılığın sırtına,
aşk boğuldu...
İçinin idamına ver hükmümü
Ölümsüyorum
Cellâdımsan
Son kez gülümsüyorum
Doludizgin koşarken asi bir küheylan gibi
Vuslata ramak kala
Hercai bir elvedaya takıldı ayaklarım.
Gülüşlerim yara aldı...
Kana kana,
aşka kandırırken kendimi
Kanadı sevinçlerim.
Sen kaybından can çekişiyorum...
Çek dilinin tetiğini
Son cümleni sık yüreğime.
Bir çoban gibi vurmalısın şimdi beni.
(Amerikan usulü...)
Zaten artık şahlanamam...
Çok yaşamaz yaralı
aşklar.
Sona düşmeliyim galiba
Kurşunla beni...
Yanan bir
aşkın ortasında tutuşurken gençliğim
Tarık Bin Ziyad yeminleriyle bakma gözlerime.
(Gözlerin ki kırık yılların hatırsızlığı...)
Çok yemin bozdum acıya.
Bir kez olsun hıçkırmam adını.
Dile düşse de adım
Çocuksu düşlerime konan masallardan akıp giderim.
Kimse bilmez düşüşlerimin ahengini...
Unutulmuş şarkıların efkârında kalır gülüşlerim
Söylemez kimse...
Son bir la sesinde biterim sessizce...
Aylara ve yıllara...
Velemma
Leyl-ü nehara...
Kaç baharlık sevda yeşerttim, bilmiyorum.
Soldurulmuş güllerimin ıslak yanaklarına dayadım yüreğimi.
Ölümbaz gidişlerle süslerken zamanı
Nadasa bıraktığım geçmişimin hasadını
Hiçbir yarına kaldıramadım...
Topladığım kendimi ne kadar çıkarsam da hayattan
Aşkla çarpsam da, bölsem de ayrılığa
Tutmadı hesabım...
Sahi, ben ömre nerden başlamıştım?
Anımsayamıyorum...
Aşk değince hafızama, dalgınlığıma gelmiş hayat...
Başını kaçırmışım öykümün.
Şimdi iki yakası bir araya gelmiyor ömrün.
Hadi sen çık işin içinden
Ya da içimin nehirlerinden çık.
Ya da en iyisi
Kurşuni bir gecenin lacivert koyusunda
Beni çık hesaptan...
Kendi ömrümden düş/ür/ beni...
Bulanıklaşan görüşümde sallanıyor hayat.
Bir kalp sektesinde canhıra...
...