Şahane, harikulâde lâflar şöyle der:
Cüret edermisin acaba,
hayat fırtınalarını kovalamaya?
Yoksa, bıraktın mı şu zamaneye onarımı?
Güneş-ışığı, neşeler harcadın o alemde uzun süreler
O zamanlar ki, biz cocuk gibi hep endişesizdik
Altın heykeller, yani Servet Tanrıları, şöyle bir düşünceye vardı:
"Yahu, nerede haksızlık bu tür hayatta?"
Hiç bir şey denilen şey, belki yepyeni bir yol bulabilir
Çünkü, bir şeyler kayıp değildir bulunduğu o yer, o yerdeyse
O öfkeli kuduz kafalar, yırtıcılığı severler ya!
Dehşet ve korku hep onların kalplerini sürer
tamamen, doğru olmayan şeylere doğru
B
aşkalarının duygularını anlamak
Bizim kendi yüzümüzü de, bize gösterir
Belli ki, bize bir ayna tutar
Tabii, büyük başarılar yersiz aceleden gelmez
Aşıklar aşığa
aşkı, bir hediye gibi takdim edince
işte orada,
aşk maneviyatını bağışlayan...
bir can daha kazanır
O yer bu yer olsa,
yine ani ve kısa bir ümitten ibarettir
Eh, o yerlerde
belki
parlar yine Umur
berrak bir ışık gibi,
tekrar bir kere daha