Yalnızlık dokunan gecelerinde ömrün
Sensizlik bir kılıç
Kınında durmayan
Yaralar beni
İçimde doğar fırtınalar
Aşk diye sağarım sabrı
Soğuk, dar vakitlerinde gecenin üşüsem üstüme örtme yorgan. Saçlarıma düşen çiy damlalarını koparma. Ellerin ve parmakların çehremin haritasında ayrılık coğrafyaları çizmesin. Nasılsa gitmeyecek misin? Ardından
aşk diye sağarım dokunuşlarını gecede dokunarak parmaklarına.
Kimsesizliğe ilişen şarkıların hüznünde ömrün
Hatıralar birer kezzap
Üstüme üstüme devrilen
Paralar beni
Ruhumda büyür sancılar
Aşk diye sağarım sabrı Soğuk, dar vakitlerinde gecenin sarsıntıları vardı yüzümde gidişinin. Avuntu sözlerini duymak istemez yüreğim. Nasırlaşan yüreğinden dökülen kırağı esintilerinden b
aşka ne olur ki? Nasılsa gitmiyor musun? Merak etme ardından
aşk diye sağarım yıldızları gecede uzatarak heceleri.
Vefasızlığı haykıran mısraların hüznünde ömrün
Köklerinden kopar özlemler
Savrulan bir tipidir
Çığ altında sende biten yollar
Tutunamam, kırılır bütün dallar
Sözlerde doğar sitemler
Aşk diye sağarım sabrı
Soğuk, dar vakitlerinde gecenin son bir kez yüzüme bakarak usulca ört kapımı. Çocuk saflığının yansımalarında yalvarma olmayacak. Ve sekerek yürü caddenin ortasına doğru. Eteğin sürüklenirken ardından rüzgâra bıraksın kokunu. Nasılsa dönmeyeceksin. Merak etme ardından
aşk diye kokunu sağarım rüzgârdan gecede uzatarak nefes alışımı.
Hayırsızlığı sorgularken yorgunum tükenmişliğinde
aşkın
Hançeremde öfke kusan kelimeler
Dilimin ucunda düğümlenir
Söylenmedikçe batar
Sürgülenmiş diller
Aşk diye sağarım sabrı.
Soğuk, dar vakitlerinde gecenin tenime değen rüzgârların ürpertisi seni andırsa da adını söyleyemem yele karşı. Sırlarını bilemediğim ayrılıklara sarmalayıp gözlerini, hicranlara gömer saklarım. Merak etme ardından
aşk diye gözlerini sağarım gecede imrendirerek yıldızları
Sinan YILMAZ