Ayrılık ölüm gibiymiş ya hani, vururmuş kendini..
- Ya susmak?
- İçimizdeki ergenlik hamuru mayalanana kadar, beklemeyle sebeplenmişiz bizler..
- Hatta ölümü erteleyip
aşkımızı beklediğimiz gibi bekleşir dururmuşuz..
- Susmalar biter beklemeye devam ederiz..
- Kelimeler ayak seslerimize karışır, konuşamadıklarımız olur yer yarılır içine düşeriz..
- Bir güç alır bizi, ta yukarılara kadar çeker yüreğimizi bir hoş oluruz..
- Oysa yüreğimiz köz, köz mangal gibidir pişer her koyduğumuz.
- Şimdi neler oluyor bizlere?
- Kim geldi?
- Biz nerede kimlerleyiz?
- Bakıyorum da içime ben bir hiçim
- Ya sizin içiniz?
- Hayatın tadı tuzu kalmadı değil mi?
- Ne eski
aşklar ne eski aşıklar kalmadı hepsi bitmiş.
- Dokunsak yüreğimize yakar mı bizi şimdi?
- Yüreğim bendemi ki ya sizin yüreğiniz?
- Yüreği koyan elin, verdiği el ile, göz ile, dil ile söylettiği yerde
aşkın son seferindeyiz...
- Her yerdeyiz
- Hiç bir şeyiz
- Hiçteyiz
- Bizsiziz
- Kendinize baktığınızda görürseniz şayet, çekin kulağımı koyun beni bir yol kenarına... Sonra mı? Tutunurum belki bir patikada çalılığa..
Kuşlarla dağda bayırda ovada belki de balık olup akarız yine kıyısından kenarından okyanusun kumuna..
Arzuların da sabrı sarardı soldu kurudu, şimdi biçme zamanı..
Artık yeter diyelim mi?
Kötü isteklerin şarkısını korkudan dilimizin altında söylemek istemiyoruz diyelim mi?
Bağırsak diyorum yüzlerine, yüzlerine yüzsüzlerin..
Korkmadan çekinmeden alınlarının orta yerine iyilik diksek.
Ha başımız gitmiş ha kolumuz kopmuş, sevdiğimizin yüzüne sürer gibi yüzümüzü koyarız canlarımızı insanlığın ve
aşkın hayırına.. Ve söyleriz içimizdeki sevda türkülerini bağıra, bağıra... Bakıp da görmeyen göze, duyup da işitmeyen kulağa, konuşup da söyleyemeyen dile haykırırız anlatırız hep birlikte tüm benliğimizin benliğine...
Kavuşmayı görmeyen gözü dağlamalı, görmesin!
Anlatılan sırrı duymayan kulak sağır olmalı, duymasın!
Ulaşıp da okşamayan eli satırla doğramalı, tutmasın!
Canla başla yürümeyen ayağı bağlayıp kırmalı, basmasın!
Böyle bir insan, insanın başına dert olur, yaşamasın!
Ya da hiç doğ ma sın mıy dı demeliyiz..
Aşk yanımız hep içimizi acıtmadı mı?
Aşk doğunca biz ölmedik mi?
Şimdi nasıl anlatırız
aşkı birbirimize?
Sabiha Rana
Yedi düvel gönüllere beyaz düşler paylaşımıdır!
Yazarın Notu:Ayrılık ölüm gibiymiş ya hani, vururmuş kendini..
- Ya susmak?
- İçimizdeki ergenlik hamuru mayalanana kadar, beklemeyle sebeplenmişiz bizler..
- Hatta ölümü erteleyip
aşkımızı beklediğimiz gibi bekleşir dururmuşuz..
- Susmalar biter beklemeye devam ederiz..
- Kelimeler ayak seslerimize karışır, konuşamadıklarımız olur yer yarılır içine düşeriz..
- Bir güç alır bizi, ta yukarılara kadar çeker yüreğimizi bir hoş oluruz..
- Oysa yüreğimiz köz, köz mangal gibidir pişer her koyduğumuz.
- Şimdi neler oluyor bizlere?
- Kim geldi?
- Biz nerede kimlerleyiz?
- Bakıyorum da içime ben bir hiçim
- Ya sizin içiniz?
- Hayatın tadı tuzu kalmadı değil mi?
- Ne eski
aşklar ne eski aşıklar kalmadı hepsi bitmiş.
- Dokunsak yüreğimize yakar mı bizi şimdi?
- Yüreğim bendemi ki ya sizin yüreğiniz?
- Yüreği koyan elin, verdiği el ile, göz ile, dil ile söylettiği yerde
aşkın son seferindeyiz...
- Her yerdeyiz
- Hiç bir şeyiz
- Hiçteyiz
- Bizsiziz
- Kendinize baktığınızda görürseniz şayet, çekin kulağımı koyun beni bir yol kenarına... Sonra mı? Tutunurum belki bir patikada çalılığa..
Kuşlarla dağda bayırda ovada belki de balık olup akarız yine kıyısından kenarından okyanusun kumuna..
Arzuların da sabrı sarardı soldu kurudu, şimdi biçme zamanı..
Artık yeter diyelim mi?
Kötü isteklerin şarkısını korkudan dilimizin altında söylemek istemiyoruz diyelim mi?
Bağırsak diyorum yüzlerine, yüzlerine yüzsüzlerin..
Korkmadan çekinmeden alınlarının orta yerine iyilik diksek.
Ha başımız gitmiş ha kolumuz kopmuş, sevdiğimizin yüzüne sürer gibi yüzümüzü koyarız canlarımızı insanlığın ve
aşkın hayırına.. Ve söyleriz içimizdeki sevda türkülerini bağıra, bağıra... Bakıp da görmeyen göze, duyup da işitmeyen kulağa, konuşup da söyleyemeyen dile haykırırız anlatırız hep birlikte tüm benliğimizin benliğine...
Kavuşmayı görmeyen gözü dağlamalı, görmesin!
Anlatılan sırrı duymayan kulak sağır olmalı, duymasın!
Ulaşıp da okşamayan eli satırla doğramalı, tutmasın!
Canla başla yürümeyen ayağı bağlayıp kırmalı, basmasın!
Böyle bir insan, insanın başına dert olur, yaşamasın!
Ya da hiç doğ ma sın mıy dı demeliyiz..
Aşk yanımız hep içimizi acıtmadı mı?
Aşk doğunca biz ölmedik mi?
Şimdi nasıl anlatırız
aşkı birbirimize?
Sabiha Rana
Yedi düvel gönüllere beyaz düşler paylaşımıdır!