mimoza türküleri gibiydik seninle
hoşa giden serpilmiş duygularımız eksikti
setrelenmiş gözlerin ardından
yüzsüz bir
aşk gülümsemesiydi bizimkisi
değişik diyarların hasretleri tutardı
topa tuttular sonra
sevişmeyi bilmeyen yüzgeçlerimizden asıp
hayaller bıraktı ağıtlarımızda
sevgiyi yarınlara ertelettik
devamı olmayan dudak değişlerimizde
birbirimizi sakladık
serzenişlerimiz vardı bir de
dünyanın öbür ucunda benlerimiz asılıydı
hani az öteden savursakdık
bulurlardı sevgi tomurcuklarını
ölüm döşeğindeyken bile
dolambaçsız gösteremedik gözlerimizi
kokusu sinmiş rüzgarın
devasa gül kokusu bendim
öksüz tomurcuklar diyarına savurduğumuz
yılan dikeni akrep yobazıydı
dünya değiştiridi yağlarında kuruntuların
AŞKbir gezintidir narince
bir mısradır katmanda
örtüsünde günışı renklerini izlemek
gülistanlıkta
ötüşenlerin suretlerinde kaybolmak
günahlarımızla miskiniz seninile
yalvarışlarımız ağlamaklı kalsa da
yaprağın kalbi biraz
gülümseyiş toprağa
lakin;
herşey mavimsi yoksunluk...