Adın geçince düşüncelerimde
dayanılmaz yüce saygın
doluyor yüreğime,
titriyorum,
kalkıyorum ayağa,
eğiliyorum önünde…
Düşünemiyorum;
hicranın bittiğinde,
göstereceğin sevgine
gönüllü can verirdim
sarınırdım sevinçten
vereceğin beyaz kefenine…
Ayrılığı ben seçtim
pişmanım, yüzüm yok!
Yerlerde sürünmeli kibrim,
bedduaya uğramış
şimdi anlıyorum aklım…
Sana yönelen cüretim;
ellerimle bir çukur kazmışım
işte o benim, şimdi çok bedbahtım
kaderim, öyle kalın çizilmiş ki;
değişmiyor alın yazım …
Talan ediliyorum
tutuyor kollarımı ahın…
İçim acıyor cezalıyım,
sensizliğe mahkum
günahkarım aziz kadınım…
Kıskanıyor,
dağları bekliyor
seni kaybedeceğim
korkularım…
Ötesine bir ad bulamadığım
tutkularım diz çöktürüyor,
artık senindir tüm benliğim…
İster süpür ayağındaki toz gibi,
Zülfikar elinde
istersen boynumuz kıldan ince…
Diyorsan, tapınacağım,
onuru unutuyorum kapında
hazırım kederden bin parça olmaya
buyruğunla kırılırım,
yüz sürerim öpülesi ayaklarına…
Ezilir toprak,
çiğnenir yok olurum…
Ulu kadın;
mısralar utanıyor
yakarışlarıma yetemiyorum,
bakınca ay yüzüne
kağıdı kalemi bırakıyorum;
ya medet!
Diyor, koşuyorum
aşk erenlerinin nefesine…
Ayrılmasam kalsam hep yanında
sonsuz razıyım
eriyip kaybolsam kızgın bakışlarında…
Öyle perişan dağılmışım,
sığınsam kalsam sine i canında…
Bin bir yakarışım Sana,
muhtacım; sen ulu kadın cananıma…
Orhan Çimen