gözlerim sessizleşeceği zaman
idare edeceğim
aklımda kaldığı kadarıyla gökyüzünün...
bazen acılaşıyor herkesler her şeyler
ve çok içten yazılmış şiirlerden uzak gülüşün
öyle sahteleşiyor ki zamanla
iç dinginliğime dönüyorum yeniden yeniden...
şimdi çevremde hiç ses yok
sesin de yok
ve yine şimdi aynı anda
en sevdiğim şarkıyla birlikte
düşlüyorum sesini de...
yıldızlardan çıt yok bu akşam
ay yenikleşmiş gene küstah bulutlara
şu gerzek mayıs serinliğine aldırmıyor kimse
bense dert ediyorum hepsini birden
nedense
ve nedense aynı anda...
bağlaçları bile kullanmaktan acizleşmişim
öyle ki yalnızlaştırmışım zekalı bilgeliğimi
kendimi suçlamıyorum ama
küsmüşsem sevgili olmaya uzak yollara
bütün yolların tükendiğindendir...
şu geceye bak yahu
akıl almaz bir hüznün koynunda uyuttu
gerçekleşmeyecek düşlerimi
ve bu nedense
kabusa dönüştü umutlarımda ...
değişik sözcükler kullanmaya yeltendiysem
bu bilmişliğimden değil inan
seni anlatacak bir sözcüğün kalmamasındandır
birgün tamamen sustuğumda
yanlış anlama beni sakın
benim için ölmek
seni sonsuz anlatma biçimidir
çünkü ölmek
en güzel artısıdır
sonsuz güzelliğine sözcükler yetmeyen bir
aşkın...
bundan sonra insanlığın her yeni sözcüğü
seni anlatma çabası sözlüğüne eklenecek
yeni bir sözcüktür
yani seni sevmek hiç bitmez ki
hiç bitmeyecek ki
aşk dolu sevgilim
seni sevmek her gün yeni doğan çocuklar gibidir
yeni hayatlar yeni huylar yeni ruhlar getirir dünyaya
ben hergün milyon kez ölsem de
sözcüklerim kalır dillerde
beden eksilir
aşk eksilmez
aşkın nüfus sayımı yapılsaydı
insanlık kurtulurdu
en büyük ayıbından...
gözlerini öyle gürültülü kırpmışsın ki
başım hiç bu kadar güzel ağrımamıştı
ve sanki şöyle gürültülü bir edayla konuşsan sevgilim
huzur içinde öleceğim...
yağmur kaldırımları yıkar
kıyamam üzerinden geçmeye kesme taşların
sana ağladığım anlar gelir aklıma
acırım kendime
acaba derim
aşkın kendisi midir bu
aşk üzerine basmadan geçememe imkansızlığı mıdır
gözyaşlarının ?...
elimde avucumda ne varsa
aşka gitti
aşksa yüreğimde kaldı
bir b
aşkasına harcadığın ömrün
geri çevrilmesi midir
aşkaşk ömrün yalnızlığı mıdır ?...
"sana uzattığım ömrüm hep elimde kaldı
benden öte ömrümün kalbi kırık
benden öte ömrüm yalnız
korkarım ölümüm de
aşkı anlayamadan ve anlatamadan
boşa gidecek
toprağın tadı buruk
aşk ölünce gömüleceğin
kimsesizler mezarlığında
üşüyeceğinden korkmak mıdır ?..."
kahırlanır şu görkemli güzelliği mayısın
yağmurdaki kauçuk ağacı anılaşır
içtiğimiz çay acılaşır dilimizde
çamur içinde kalan sokağın tadı umursanmaz olur
çocuklaşmayı sevmek anlaşılmaz çoğu zaman
sırta dostça vuran güneşin kahkahasına sağırlaşır hüzünler
aşık değilseniz gidin yanımdan...
aşkı araştırmanın kaynağı yüreğinizdir
kendi yüreğini keşfedemeyen
bilemez b
aşka yüreklerin sokulgan sızısını da
kendini anlamak keşfetmektir b
aşkasındakini
ve bilakis
zamanla ölçülmeyecek hummalı bir çalışmaydı
sana olan
aşkım sevgilim
kendimi tanımamdı
içimdeki ada sular altında kalsa da
bir adı var en azından
o "kara" parçasının
"kara sevda"...
kağan işçen...