Aşk kalabalıkların toplamı değil
kalabalıksız kalmaların toplanmasıdır
mizacı dar sokaklar gibi suret asmak afişlere
birinden olmasa da bininden yargılanmak için
sıyrılınca tümcenden
misalsiz
aşk eylemdir
Ankara birkaç bölüm sonra
bağışlanacak bir figür gibi
umutsuz toparlanmaya çalışıyor
topuklarımdan soyunup düşen harflerimle
bin ağız toplamı kekremsi ise
sevmelerinin dudak yorgunluğu
sokakların taşındığı bir meydan kendi
zeminini ısırıyorsa
bil ki
aşk eylemdir
evcimen konukluklar sataşıyor
her irkildiğinde dağınık yaşamların
bilmediği bir dilin tuzlu hitabında
‘Şoresiz ,şore’ derlemeleri
‘Mıy mıy’ akınlarında utangaç tavırlarıyla
latifesiz
aşk eylemdir
şimdi binlerce ayrılık toplamında
seyrim zamansız seyrime
bin fikir asıp sahil kentli şehirlere
bir lisan doğurup yeniden
taze mevsimlere
tutuşunca içi içime kuşkusuz
benli dudaklı
aşk eylemdir
kendi içine göç eden kavimlerin
anıtına benzeyen
tozluk barkları
sıyrıklar, kırıklar
sualsiz
aşk eylemdir
uzak hayallerin tembihini
tespihiyle sayıklayan
can uykusu
can yongası
bir mevsim ertesi
düş düellosu
yeniden eskimiş şehrin göbeğinde
makamsız
aşk eylemdir
saklım'da iken sakarlığım
şakağımda iken ş
aşkınlığım
itirafsız
aşk eylemdir
onca yangını denize onca suali sefile
bunca yokluğu derine indirdim şah demedim
kırmızı bir dudağın cam kadehlerini ısıran
uzun boylu serin huylu sert makamlı
ve şirin
’bin cazlı’
aşk eylemdir
şimo