Düş
aşka da gör, sûreti hoş, kahrı yamandır,
Pervâne gönüllerde kalan kül ve dumandır
Bir sisli bakış, hisli duruş, puslu tavırla,
Sessizce düşen yıldırımın çarptığı andır.
Sevda uçurumdur, düşenin ettiği feryat,
Her çığlığının yankısı bin telli kemandır.
Leylâ’ları, Mecnun’ları, Ferhat’ları duyduk,
Yûsuf’la Züleyhâ’ya bakın akla ziyandır.
Bir dinle Fuzûlî ne diyor dertli diliyle:
“
Aşk âfet-i can olduğu meşhûr-u cihandır”
Aşk şarkılarından duyulan sesler inilti,
İnsaf ne gezer
aşktaki, inlettiği candır.
Sevda kara, sevdalıların bahtı karaymış,
Döktürdüğü gözyaşlarının cümlesi kandır.
Yok, öyle kolay vuslata ermek bu bahiste,
Güller sağır olmuş, duyulan hangi figandır.
Yok ayrılığın farkı kavuşmaktan inan ki,
Medler ve cezirlerle süren hâl heyecandır.
Var
aşkta adalet ara varmış gibi Âdil
Gördün mü adâlet acabâ bunca zamandır