Öfkemin tetiklerine ihanet sürdüm, soyundu bedenin
Bir yıldız alacasına şiirler ektim, sonbaharda topladım
Yel süpürdü senli bekleyişleri, hazan oldum, ağladım
Nazlı bakışlarının zemherisine
aşk diye seni ekledim.
İki ayrı dilden, fırtınası hiç kesilmeyen mevsimlerden
Kendini inkâr eden sevişmelerin doru titreyişlerinden
Ve dallarını silkeleyen bir rüzgârın anlık esişlerinden
Pozlarını yüreğinde saklayan bir
aşkın son resminden.
Gönlümün kaynaklarından çözülünce ellerinin ahengi
Koparılmış takvim yaprakları biriktir tozlu raflarında
Kadehindeki
aşk yalanlarını dök ruhunun gelgitlerine
Sevdanın soylu sözleriyle sarıl gönlünün gerçeklerine.
Kendi dağlarımızın damarlarından çekilince
aşk güneşi
Üzünçlerinin kaygılarıyla avuç aç ışıltıları kayıp göğüne
Bir ömrün aşina resimlerini izle, söv hoyrat geçmişine
Ömür diye iç geçir, kaybolan anları it ellerinin tersiyle.
Defalarca dağıtılmış mutluluk yataklarıdır aslını inkâr
Her yalnızlık kendi damarını zorlar,
aşk gecelerde ağlar
Sıkışan yüreklerin ömürleri kısadır, ah incitildikçe kanar
Acılar denizine at kulaçlarını, mayıs gülleri dağlarda açar.
Selahattin Yetgin