kederin uykusu gelsin
bütün aydınlık sabahları getir dedim güneşe
toprağının altından su geçtiğini bilmeyen afrikalının
bıraktığında tembelliği
suya erişmesi gibi
açılsın gözlerim
yıkayayım üstünü tozlu düşlerimin
kilerde kaldırınca sepeti
bakışların versin üzümü
bu desin en tatlı dünya nimeti
yıldızlarla dolsun evin
gözlerimde gör dünya resmini
suretini oku
aşkın
dibine vursun suskunluklar
içince bir yudum bakışlarındaki şaraptan
bir ileri beş geri yürümesin ayakların
gör düzgün adımını
bir taşı eksilmeden kaldırımların
zaman lehine çalışsın
pisi pisine ölmesin kimse
gözlerin konuşsun masumane
bir akşama girilsin, batmadan gün
sokaklar güvenle yıkansın,temizlensin
uydusunu vurmasın ay
karanlık bulutlara sarınmasın
beyaz esintiler yollasın
b
aşka türlü pay etsin toprağı
ırk maskesini kaldırsın
gülsün yarin yüzüyle
acı, gözyaşı,zulüm dinsin,
öyle güzel bak
aşk gözünü kırpsın gün
cümle insan gerçeği görmüş gibi
çıkarlar, sömürüler,düşmanlıklar
suretinde yitirilsin meleğin
yetmiş yedi bin kat yerin dibine
gömülmüş gibi umutsuzluklar!
aç demirden perdeni
mutlu çocuklar aydınlık akşamlarda
bekler gibi babalarını
öylesi gülsün yüzüm
yüzün
yüzümüz!
19. 8. 2014 / Glenay