Yarım kalmışlar pazarında eksik otu satarken
Gördüm seni ilk kez
Yalanım yok ondan önce
Şemailini tasvirle yormamıştım kendimi
Duyuyordum methini
Can yakan endamını
Düşlüyordum ama şeklini değil
Sesinin bana getireceklerini...
İstanbul marka terazinle adalet dağıtır gibiydin
Yerden bitme, belalı müşterilerine
Saçların hayal ettiğimden daha da zifir
Saçların, aldı içine beni...
Rüzgâra kapılmış ellerin vardı oradan oraya savrulan
Maestro gibiydin panayırın orta yerinde
İçinin yankısı kurander olmuş
Bir tek beni deşiyordu
Hem de her yerimden
Ben gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalakalmıştım
Duyulmayan bir melodiyle dans eden kalabalık
‘Nen var kardeş' demese ayıkmayacaktım
Bir duvar kalmıştı aramızda
Basit, kâgir bir duvar
Oysa halen görünmüyordum sana
Senin eğlenceli dünyana değemiyordum.
Haklıydın
Sıradan, sıkıcı, monoton yani herkestim
Fark edilmeyi istemek çok aşağılayıcı
Aşkın tanımına eklemeli biri bunu
Aşk; gurur kırıcı
02.10.10
Nadir