Fecrin kızıllığı
İrkilirken bedenim de,
Rüzgarın ıslığını dinliyorum
Annemin diktiği kırk yamalı yorganın altında.
Hava soğuk,odam soğuk
Sanki ölümün soğuk nefesi esiyor ensemde.
Bu askın sonunun olmacagını bile bile
Işığa atılan pervane gibi,yine sana koşuyorum.
Gönlümün dar ağacında
Yuva yaparken kırlangıçlar
Gecenin kuytusunda kızıl alev parçası olur
Sen düşersin kipriklerimden,
Ta içime,
En mahrem hücrelerime.
Yüreğimdeki közlerim de dem alıyorsun.
Buram buram kokun geliyor burnuma.
İste o an dayanılmaz oluyor hasretin.
Bir çay içimlik de olsa seni görmek isterim.
Hasret çöllerinde yol alırken usum.
Bir seni,
Bir beni.
Bir de hicret yıllarını düşünürüm
Bu kutsal görev uğruna ne acılar çekilmiştir kim bilir?
İste sana olan sevdam
Böylesine kutsaldır benim ruhumda
Bundandır bıkıp usanmadan adımlarının izini sürüşüm.
Bastığın her toprağı kutsal bilir,
Ayağının değdiği tasa yüzümü sürmek isterim .
Sanma ki bu bir tutku, bu bir heves!
//
Aşk çölleri aşabilmek!
Aşk Medine'ye hicret etmek!
Aşk ölürken bile ümmetim diyebilmektir!
Aşk yaratılanları yaratanın hatrına sevebilmektir!//
İste ben
Böylesi büyük bir
aşkla yüzüne bakmak ,
Mıisk-i-anber kokan tenine dokunmak
Anlından düşen her damla terini,
Kevserden bir yudum bilip gıdım gıdım içmek isterim .
İste ben!
Böylesi mübarek bir
aşkla ,
Kalbine hicret etmek
Sevdana boyun eğmek
Ömür boyu gönlüne secde etmek isterim.
S.SAMYELİ