Sana bakıyorum;
gözlerinin içine,
daha da içine,
yangınlar görüyorum orada,
fırtınılar, boranlar görüyorum.
Seni kurtarmamı mı bekliyorsun bu sorumsuzca izdivaçtan?
Nasıl yardımcı olabilirim söylesene,
onları gördükçe?
Kısıtlı aydınlatma kapasitesi olan küçük ampuller altında,
kısıtlı düşünce kapasitesi olan bomboş insanlar arasında,
müzikten,
—kıpır kıpır hareketlerle danstan- tangoların,
valsların,
enstrümanların armonisinin,
vokal seslerinin
coşkusundan
ve mecnun damadın duracak gibi kalbinden
soyutlandırılmış,
beğenmişlikler ve beğenilmişlikler saklı duvağında
beyazla örtülü sadakatsizliklerini bile bile,
davetsiz geldiğim,
bu “
aşk-ı memnu izdivacı”ndan
nasıl kurtarabilirim seni,
bilemiyorum...
Seçtiğin yol yol değil ya,
ne mümkün bunu sana anlatmak...