Bu dağın koynunda
Bir ney sesi yükseliyordu takati kesercesine
Kasıp kavuran bir zaman belli ki saatler donmuş
Kıyamet iniyordu gökyüzünde bir temaşa
Viran
Yırtılmış perdelerinde ayaz yüklü,
Üşümüyor
Bedenleri
Köpek sesleri belli ki sürüye kurt iniyor
Gece yarısı ateş çıtırtısı
Ölümün sesi yükseliyordu beyazlar içinde
Bir tipi ki ne tipi afat anasına sövdüğüm
Kendi halında davarlar ya benim halım
Elimde ki sopada Hayallarım ve okul çağım
Sıkmışam dişimi sıkmışam ezberli yem yazdan kalan terim bulaşmış alfabeyi
Sökmüş em okumayı sökmüş em
Kurban vermiş em bir davarı aslan kibi karabaşı
Onu aldığımda uyuz enikti şimdi anlıyam o gardaştı
İtten gardaş olmaz demeyin sizde çıkın yamaçlarıma bir yuvarlanın
Görün ulan kendini nasıl parçaladığını görün de hayıflanın be
Şimdi anlıyam dostun dosta yaptığını it bilem yapmaz
Hele bir mektep açılsın siz meni o zaman görün
Öğrenmiş em tek tek okyacam harfleri seni defterimin en başına yaza cam
Birde okkalı resim çiz ecem altına da karabaş yaza cam
Neden
aşkların ölümü son trendeydi
Çok uzun zaman oldu
Bu çoraklarda viran hallerimin diyetiydi
Ödemediğimiz hiçbir şey kalmadı hayata dair
Sevdamızdı Yusuf un kuyusu dergahımızdı MEVLANA ve YUNUS
Dolaşmadılar mı dergah dergah semah etmediler mi
aşk için
Darağacında PİR SULTAN aşık olmadı mı imliğine
Ve çöller aşılmadı mı
Delinmedi mi dağlar
Yarılmadı mı denizler umutlar için
İlk Müslüman ölmedi mi
aşk için
Ya benim
aşkım kerem misali
Yanmadı mı bu kentin sokaklarında
Kaybolmadım mı o ela gözlerinde ince yağmurlar da
Telaşlı bir bulut ve
Gözlerime sen gibi bakacak
Ve bu can canan diye haykırıp merhaba diyecek yeni güne
Kopmamış papatya
Kirlenmemiş rüzgar
Yağmamış yağmur
Ve doğmamış çocuk sevinci
Şimdi avuçlarımda
Al mavim sür saçlarına gün doğsun yeniden
Sen gibi kokan dağlarımda
Artık yalınız değiliz sevda çok yakınımızda bir adım ötemizde
................................................................................................
a.a
Mahir ULAŞ
İzmir 11 / 09 / 009