Aşkım koyu kıvamda, 'Mecnun' bana ad oldu,
'Leyla' kim, görmüyorum, O ki, bana yâd oldu.
Sahranın yolcusuyum, uçsuz bucaksız heves,
Sema, zemine mülhak, kısık sesim dâd oldu.
Toz bulutu kaplamış, meçhul menzilim ırak,
Her cihet aynı gibi, çöllerim âbâd oldu.
Nefis feryat ederken, şeytan vesvese verir,
Zerre miktarı umut, inkârıma had oldu.
Haşyet ittikaya ram, bende de buydu meram,
Nedenimi keşfetmem, yeniden milad oldu.
Melaikeden hâtır, ruhumla mutabıkmış,
Hevâyı bertarafla hor bedenim şad oldu.
Hemen zayi olmadan, ilâhî vuslat and'ım,
Şevkle çırpınan gönlüm,
aşk ile irşad oldu.
Hilkatin sebebini anladığımdan beri,
Malum ola ki o dem; kalp, mesut fuad oldu.
24.07.2011
M. Fatih KAHRAMAN
Yazarın Notu: 'Ben' üzerinden yaratılış gayesini farkemeyi dileyenlere ithafen...
------------------------------------
Yâd: Yabancı, el
Mülhak: Katılmış, eklenmiş...
Dâd: Feryat, sızlanma, şikâyet
Âbâd: İmar edilmiş, mamur
Had: Sınır
Haşyet: Korku, ürperme
İttika: Allah korkusu, sakınma, çekinme
Hâtır: Melekler tarafından insanlara yapılan müspet uyarı, ikaz ve fısıltılar
Hevâ: Nefsanî arzular
Hilkat: Yaratılış
Fuad: Kalp, gönül