sonrası...
iki adımlık cinnet
kîsra çalan heykelin karartısında söndü zamanın ışıkları
uğursuz bir daralmanın eşiğinde kalmış kitleler
kendi yanılgılarından düştüler
işte gözlerimi o zaman kapadım sevgilim...
üç gün batımına kadar saydığımda
doğan günle havalanan martının kanadında kalan gülüştü öpüşün
aydınlığa teslim olan karanlık ipini çekti ansızın şiddetin
darağacında kalmış yeminleri çektim ve aldım dilinden
o küflü soluklara sığamazdın sevgilim
özgürlüğü bıraktım sol omzuna
sağanak sağanak yağmurlar göçtü okyanusların üzerinden
günahlar bir ışık huzmesine saklandı
kül tozunda kalan zamanı teneffüs ettim
kınımdan saklanan onlarca küfre yatmış sözcüğü
tekmeleyip çıkarttım lügattan
sana bakan hâlimle baktım iki kıvılcımın ortasından
yasaklardan geçip geldim
ellerimi kaldırdım ırmağın aktığı kolda
başım sevgilim başım semah edip dokundu yıldızlara
kıvılcımlar çakıyordu karanlığın eteğinde
kelimeleri kıran, ufalayan dudaklarda
ezici sözler etini kesiyordu karanlığın
kaç fısıltının sesini kestim kör bir ıslıkla
eğirdim yalana yatmış suçları
bir nara ile gömdüm ölümün dudak uçlarına
aşk dokusuna uymayan kelimelere kapadım kulaklarını
daralan sesleri savurup attım boşluğa
gözlerim sevgilim gözlerim bir isyana yelken açmış
kendi fecrinden bakıyordu
donan cümleleri bağışla
düşüncemin en tiz çizgisine basıyor bir saplantı yine
olasılıksızlğa düştüm
cür'et ettiğim yerde kurudu zihnime dokunan gölge
beni sana bağladım
yosun kokusunu duyduğumda
o mevsim palmiyeli yolda
sen kendi yolundaydın
ben de senin
zaman doldu sonra
bir... iki ve üç derken tanrı
titredi bir bulut
üşüdü aksi suya düşen melek
uzak diye bir yerdi
ölümlere ağlayamadığımız bir mevsim
ve
aşk ilmeğin ucunda değildi artık sevgilim...
Maide Özgüç
Yazarın Notu:[ /iceri ][ /italik ]
inançların üzerine çizik atan kahinler
boşlukları ölümlerle kapadığını sanan kalabalıklar
dirilen putperest sancılar
ve yarı yolda kaybolan izler
gözlerinden bir yudum içtiğim ve içimdeki yangının ritmine yetişemediğim gündü
öldüm veya ölümün içinden geçtim....