konuşmadan
göz göze
karıncalansa seninle
şiirimiz
göğün altında kurumuş şehre bakıp
efkarlanmadan şu karşıki dağlar
odanın içindeki nefes olsak mesela
mısıra üfürse zaman
el yazmalarında liriklensek
mistik koku genzimize dolsa
hapşırsak
aşk yaşasak mesela
ayaklarımıza dolanmış kum fırtınası
kayıp bir krallığın totemini ortaya çıkarsa
ağladığımız ölüleri kötüye ait anıları
güneşe bakıp içinde titretse mesela
ra kavurdukça kavursa geçmişimizi
azapkar saçlarımızda sonlansa endişe
esvabını çıkarmış isise
çıplak bakışlar olsak
kırmızı dudakları ile ıslak şarkılar söylese
biz de örtülerimizden sıyrılsak mesela
tenimiz şaraba özenmiş
bordolansak mesela
sırtımda mayıs çiçekleri
kelebekmiş ellerin
en sevdiğin masum gelincik mi
balkondan attım başımın ağrısını
ölümü yeğleyen elleri kınalı kadına
tahrikkar leylak kadar morum oysa
konuşmadan
göz göze
karıncalandı seninle
şiirimiz
tut şu hayalin ucundan
arafta salındığım yeter
melek değilmişim mesela