Dünü unutamamak mı yaş almak...?
Yarından vazgeçmek mi yoksa...?
Her iki sorunun da cevabını bilmemek mi..?
Gün sonunda bu soruların cevapsızlığı mı?
Durdum, düşündüm nedeni, niçini.
Buldum, yüreğimdeki en narin özlemi.
Bir bardak çay, sessiz bir köşesinde evin,
Sessiz, hasret yüklü ve nemli gözlerle,
Alıp elime, ince kesik uçlu dolma kalemi,
Kokulu bir kağıda yazmak içimden geleni.
Bittiğinde yürekteki bütün sesler,
Daima senin yazıp ta nokta koymayı.
Zarfı bile b
aşka ellerden sakınarak,
Başına Sayın yazıpta canım adının
Gecikmesin de değsin diye gözlerine,
Tatlı bir telaşla, postaya vermeyi.
Bütün bunların en tarifsiz yanı ise,
Sevdalım ellerinin, güzelim yazısıyla,
Cevap verdiğin sessiz çağrıma, bana
En benzersiz armağanı beklemek ....!