Esen bir yel olmalısın
Hırçın, ele avuca sığmaz bir rüzgar.
Süzülüp penceremden içeri…
Yıkan sen olmalısın, ‘
Aşk Merdiveni’mi.
Apansız girişin gibi yaşamıma,
Yorgun yüreğimi yıkışın gibi…
Sonra yinefırtınalar estirip içimde
Apansız gidişin gibi…
Yıkıp, parçaladın en güzel çiçeğimi.
Oysa sen vardın…
Sendin erişilmez olan, yerinde
Bir bayrak gibi dalgalanan
‘
Aşk Merdiveni’mde.
Yalnızca sen…
Ellerimle suladığım
Öpüp kokladığım sen vardın.
Sevdamın kurak çöllerinde
Çağıl çağıl bir pınardın, akan
Yalnızlığımın uzayındaki son çığlığım…
Son nefesimdin, atmosferimde.
Şimdi kırık bir vazonun kıyısında
Hüzünle dolu bir odanın ortasında
Yine sen varsın.
Sen varsın bir ayrılış’ta
Ve ben varım, bu çaresiz yokoluş’ta
Solmaya başlayan, rengin değil,
Yeşilin en çıldırtıcı tonundaki gözlerin
Kuruyup giden, yaprağın dalların değil
Bana sevdanı fısıldayan ‘
Aşk Merdiveni’m.
Bilsen…
Bilsen ne kadar korkuyorum sevgilim
Nasıl üşüyorum…
Sakın bırakma beni
Seninle geliyorum.
Çünkü seni…
Seni çok seviyorum.