İki saniyede aşık olunur,
Birinci saniyede gözlerine bakarsın..
İkinci saniyede dudaklarına..
Bu iki saniye elli yıl da sürebilir;
Gözlerine baktığında senin dudaklarına baktığını,
Dudaklarına baktığında gözlerine daldığını görürsün..
ve tango başlar dudaklarıyla..
Kapattığında gözlerini hissetmezsin
aşkı,
Huzur arar kolların ve kasarsın omuzlarını usulsuz,
Avucuna alırsın boynunu,
ve gıdığında sallanırsın çocuk şarkıları söyleyerek..
Annen seni çağırmakta sanki ıslıklarıyla babana özenerek,
Arkana baktığında bir gölge takip etmekte seni sanki;
Geçmişten geleceğe hükmünü tasdik eden bir tebessüm,
Dudaklarında terennüm eder ismin; sen geri gelene kadar..
Gölgen hesaba katmıştır geçmişini ki;
kaç kere dans etmiştir dudakların acaba daha önce?
ki hangi dans gösterisi provasız olmuştur..
en iyi olan
aşk; tecrübeli ve deneyimli olmalıdır bu sebeple..
Ancak öyle gümrahlaştırılabilir verdiğin emek ve can,
Ancak öyle fedakara intizar eylenebilir rayihana mutluluğu,
Ancak öyle fincana konabilir gamgüsar tohumu,
Ancak öyle içebilirsin her akşam soğuk suyunu..
Gölgemde izlerken nostaljileri;
Boşverilesi hayatın mutluluk çilesine tanık olurum..
Gölgende izlerken güneşimi;
Uçurulası üzüntülerinin acımasızlığına bir kez daha tanık olurum..
Geceleri girdiğinde rüyama titrer minik ayakların,
Üşür ve ısıtırım battaniyemizin altında buz tenini,
Mehv ederim kaddahımın ebrulilerini usulca ve görgüsüzce,
Kim görmüştür ki zaten aşık olduğu için vazgeçen birini..
Prenses tahtına heb-set amacı güder fedaileriyle,
Firavun da ilayihata kana kana mutluluk yaşamaz mı,
O an odama girdi canım sevgilim.. ve döndü bana dedi ki;
"Şerefsizin tekisin.."
"Neden?" dedim.
"Kes." dedi.
"N'olur yapma." dedim.
"Defol." dedi.
"Peki." dedim ve kendi evimden çekip gittim.
"Peki." dedim ve kendi
aşkımı terkettim onu zora sokmadan..
..arkama bakarak gittim ama arkamdan bir tas su bile dökmedi..
Galiba geri dönmemi istemiyordu..
Galiba
aşkıma dönmemi istemiyordu..
Sevmek; sözünü dinlemekse.. Sevmemek; sözümü dinlememektir..
Susmak; sevgini seyretmekse.. Susmamak; beni dinlemediğindendir..
Suskunluğuna ateşimi yakarım göz yağmurlarında söndüğünü bilmeme rağmen,
Göz bebeklerine şemsiye tutsam da öyle yudumlasam yağmurunu..
Şimşekler seromoni sergilese sırtını okşadığım kızın izniyle;
Ben de fotoğraflarını çeksem gök gürültülerinin seyr-i Rad eylerken..
İşte ben de öyle dedim ona;
O da dedi ki;
"Özür dilerim."
"Neden?" dedim.
"Bilmiyorum." dedi.
"Neyi?" dedim.
"Bilmiyorum." dedi. Galiba bunu daha önceden de söylemişti.
Sutyeninin askısı omzunu terkedip koluna düştüğünde; soğuk cevapları ısınmıştı birden;
"Seni seviyorum." dedi.
"Ben de!" dedim. Dudaklarını kapatmadan;
"Bana kızgın mısın?" dedi. Ne diyebilirdim ki?
Aşk; affetmekti.. Ama o beni değil, ben onu affetmiştim.
Aşk tek taraflı olmayacağı için de; affetmiş olmak
aşkı yaşamak değildi bana göre..
Donuk bir şekilde düşünmeye devam ettim kolumdaki sinekleri kovalarken.. O ise dudaklarımla tango yapıyordu, ben bu figürleri unutmuştum..
Aşk; ağlamak mı?
Ama o ağlamıyordu.
Aşk; vazgeçmemek mi?
Ama o geçen sefer vazgeçmişti.
Aşk; sabretmek mi?
Ben onsuzluğu sabredemiyorum.
Aşk; unutmamak mı?
Ben onsuz uyuduğum gecelerde çektiğim acıları nasıl unutabilirdim?
Aşk; uyumamak mı?
Yoo.. O gayet de güzel uyuyordu. Benim de bu gece çok rahat uyku çekeceğim malumdu.
Aşk; bilinemezlilik mi?
Yoo.. Allah
aşkına sahip kullar onu gayet iyi bilmekte..
O zaman
aşk ne??? diye bağırdım Vaveyla'mın belinden tutarak kendime çevirirken..
Aşk; yapabildiğin en güzel danstır.. dedi ve seyircilere selam vererek sahneden indik..
Alkışlar uzun süre susmamıştı..
Herkes ayaktaydı..