...
aşkın gölgesinde bağla atını,
ayıkla saçlarından kepeğini,bitini,
tam besle karnını,akıt suyunu sütünü,
el ver ki kaldırsın bedenini ruhundan,
aşk değirmeninde pişsin aşı ekmeği,
gönül yangınında beşer unundan...
...
kan tepesinin gözleri mor,
hıçkıran bir namerde döndü yüreğim,
ne sözünü tutar,ne hicap eder kendinden,
hayasız, arsız, densiz, denksiz sevmekte,
hudutsuz,nihayetsiz, pervasız ölmekte.
kahrın da hoştu, lütfun da,
bakışın bir bahara denk gelirdi ki en renklisinden çiçeklerle dolardın,
kuşların, kelebeklerin, ahengin, güzelliğin kıskandığı varlık,
sen bu diyarın renklerine benzemeyen pembesi,
kokusuna benzemeyen gülüydün,
sen gönül ufkunun,şakıyan bülbülüydün...
beynimde anılar sağanağı,
sokaklarımı süpürdü yel,
tertemiz tanelerinde bir sevdanın kırmızı tortusu,
üzerinde nasırlarıyla bir el,
açık,bitkin,sessiz,sevdan bir ömür törpüsü,
içimde çırpınan bir canla,
varla yok arası,sonsuz bir heyecanla,
bazen kadim bir vakar,bazen çocuk bir afacan,
bir ummana sığmazken,bir yüreğe sığacan,
aşkın girdabında afyonlanmış dimağ,
esaretinde biçare kuldum,
gönülden gönüle ne dertlere koyuldum,
saadet ikliminden dert deryasına kovuldum,
neyse ki buymuş kaderimin cilvesi,
ben mecnunuydum leylanın,
leyla kimin leylası,
sevda dedikleri ilahi nurun aynası,
nurunda Hak zahir oldu kul batınında,
kula Hak doldu
leyla kim ola!
aşkın gölgesinde bağla atını,
ayıkla saçlarından kepeğini,bitini,
tam besle karnını,akıt suyunu sütünü,
el ver ki kaldırsın bedenini ruhundan,
aşk değirmeninde pişsin aşın,beşer unundan...