Neyzen’ in nefesinden
Çıkarken her nağme sanki dönerek tel tel,
Zuhreden o kızıl postta
Vuslat özlemi tecelli eder.
Posttaki ışığı fark eden pervaneler.
sanki ışığa çarparken,
İlmin şuurunu manada beller.
Topraktan burkulup bir tohum
Semaya kıvrılan bir hale misali döner.
Gök toprak olup da ayaklarında
Başına Deryayı koyarken,
Hapis kuşlar gibi esir ruhum,
kafesten çıkıp ta ulaşır,
harabat sarayında vuslata.
Düğünümüz var bugün.
Dostlara ikramımızdır.
Şekerden lezzetli ölüm.
Her dönüşte pervaneler,
silker kuşkuyla kurulu şirreti,
mezardan gövde arındıkça belirir,
Bu binanın mimarı
Şems ile mevlana’ nın silueti.
Cezbeyi mutlak haliyle,
Anladık ilahi
aşkı,
Kemal ve Hakka vuslatta,
Huzurdan yüce nakşı.
Gaye Hoşgörü ile mani olmak cümle harbe.
Edebe aykırı olduğunu bilerek
Vahdete giden kestirme yola bastık, tövbe.
İsmail Hakkı Naganlu