sayfa yüz yirmi ikiden başlayarak kapattım
televizyonun sesini
nemli bir çıplaklığa aitti ıslak saçları görünmeyenin
rüya kadar da gelip geçici
inanmak isterken ölüp de dirileceğine
hiç ölmeyecekcesine yaşama hevesi
mermer çıplak değildi
fakat ürperen iki çift gözü
kapatırken elektrikli bir sobayı
azıcık ucundan yandı giyindiği pijaması
ve balın mucize olduğuna taparcasına
akıttı zehrini yüreğinin alkışlarından
karıncalar sarmışken mutfağı
kaçırmak için limon kabukları koydu mutfağın altına
sayfa yüz yirmi üç, hiç o kadar çabuk bitmedi
yalnızlık gebe bırakırken insanları kedere
erkek misin, kadın mısın hiç ayırt etmedi
ne küstah balo erkeğiydi o yüzü parlak adam
bir de boyu bir doksan beş
pasaklı bir sokak kadınına aşık olmuştu
yalancı Zerdüşt'ün dizinde yanarken ateş
döndü
bin yüz defa kendi etrafında
bin yüz buldu dost sandıklarında
her çeyiz bu kadar temiz olmamalıydı
bu kadar da sevgisiz asla
roman olduğunu anladığımda her
aşkın
uykum yüreğimin üzerini örtüp
gözlerimden öptü
okuduğum en son kitaptı kendisi
şimdi onu aramıyorum
çağırsa da gel, oku diye beni
.