bir rüyamı yoksa gerçek mi bu olmalıydı
hayal olamayacak kadar derinlerime işlerken
ne kadarda acı veriyordu bedenime
hissettiğim mi bulanık zihnim mi karışık yoksa
neydi tüm bu düşünceler
bir bir damlarken zihnimin kördüğümünün içine
görüp duyar mı beni bilmem ki
tüm
aşkımı haykırıyordum ama
acaba beni de bir duyan var mıydı?
gök kubbeyi saran mavi denize hiç bu kadar mavilik akıtmamıştı
oysa her şey ırak bir tepenin ardındaydı
canlıymış gibi görünüyorlardı
vadide bulunan yeşil ağaçlar
sanki bir şeyleri anlatmaya çalışıyordu yankılar
yemyeşil yapraklarda ıslık çalarken
neydi bu içimizi kemiren
ve karanlık duygular bir sabah aydın olarak mı uyanacaktı?
biz bu arada sessiz ve boynu bükük beklerken
kaç kuşak bu toprakların üstünden gelip de geçti
hiç duydunuz mu
aşkın çığlıklarını
bir dokunuşta yüreğimize yaşam veren
haydi zaman bu zaman ruhumu ayıltmanın
ve sakla sen derviş
seni de kurtaran o anı
kemiklerine kadar titreten o şeyi
inadın kime ne faydası var ki
yaratanın bize hibe ettiği
en büyük hediyenin sadece "
aşk" olduğunu
ey sonsuzluğa hükmeden
aşk!
söz verdiğimiz akdi sen yırtın
bizi sen boşluğa bırakarak terk edip de gittin
her şey bizlere ait iken
sen üryan bıraktın bizi ölümün kolların da
senin farkın neydi ki gönlümün yoldaşıyken
"
aşk daima içimizden kaynar
baştan belli de orada barındılar
yüreğimin en saf özleriyle
durmadan köşe kapmaca oynadılar
gaddar bir avcı gibi vuru vermişti sırtımdan
iliğime dek yerleşişi omurgamın korumasından
akıtıp durdun azapları kalbin zayıflığına
bedenimi ele geçirdin tüm hücrelerimi esir alarak
hep düşünüyor her anımı tüm zihnim karıştırarak
tüm rüyalarım dopdolu da
neden hep yaşamın boş küreklerine asılır gönüller
doğruyu görememek ne acı bir durum
tüm zihnim engel olsa da yüreğim
yüreğim engel olsa bari
bedenimin aklı almıyor o muhteşemliği
şunu çok çok iyi anladım ki
çıra olup da yanan özlem imiş
od olabilmenin meziyeti ise
hiçbir zaman kopamayacağından bile vazgeçmek imiş...
(21.06.2014) AZAP...