Ağlayan çocukların dizine yaslardım yüzümü
Çünkü
Aşk sana benzerdi.
İzbe bir sokakta kahkahalarımı paylaşmak vardı seninle
Gözlerimi kapattığımda belasını okuttuğum.
...
Gölgem geliyor ardım sıra
Çocuk olamayışımın yası boğulurken sesimde
Gecesine kurşun sattığımın şehri ağlıyor.
Ah Çocukluğum!
Çıkmaz sokaklarda son bulurdum
Çünkü
Sokaklar sen'di.
Kokusuna zerh düştüğüm yağmurlar yağıyor bu şehirde
Islanmaya korkuyorum
Çünkü ıslaklık sen'di
Güncesine umutlarımı sakladığım kahkahalar kısır.
Oysa
Sen bana hep geç kalırdın
Sevdiğin yağmur sarılırdı dudaklarıma
Bir adım kadar kuraktım sana.
Şeffaf bir gökyüzü dökülüyor kirpiğime
Elimde şemsiye
Maviye ters düşen
Şimdi hatırladım da
Sen bana hiç yağmadın.
...
Geleceksin zannederdim
Uyanır uyanmaz pencereye koşardım
Sanki daha yeni çıkmışsın evden
Kokun oda köşelerine saklanırdı.
Akşam gelmesi için uğurlardım yokluğunu
Dudaklarıma dolanan bu yitirmişlik
Tıpkı sen.
Küçüktü ellerim ama biliyordum
Hiç gelmeyecektin
Keskin hatlarla örülü dudaklarına dokunamayacaktım.
Sen de biliyordun
Hüznümü saklayan bulutlar gece ağlayacaktı.
Akşam vakitlerinde yasını tutacaktı sağırlığım
Umutla el sallayacaktım.
Ama
Biliyordum sen hiç yağmayacaktın
Ve ben hiç büyümeyecektim sana.
Birçok çocuğun fotoğrafına baktım da bugün
Hepsi sana benziyor.
Sense elleri süt kokan yalnızlığa
Yalnızlıksa lâl kusan
aşka benziyor.