Hepsi çekip gittiler; ne yar, ağyar kalmadı,
Elli yıllık ömrümden, bana bir kar kalmadı !...
Sermayesiz işlerle, gördün mü bir semiren ?
Gül mü bırakır sandın, hergün kapımdan giren.
Öyle bir yare düş ki, olmasın dünya kabir !
Duraksız divaneydim, ne gezer
aşkta sabır...
Yanağı yangın yeri, tutuştum da zülfünden,
Hoş gelir yanmak bile, birşey gelmiyor elden...
Sen ormanı yaktım san, tutuştu işte deniz ,
Yok mu senin haberin, aleme faşolduk biz !
Gözyaşın nere düşse, gül açardı o anda ;
Görmedin, bilemezsin, gülleri kanayanda !...
Bitti gül devranımız, dağıldı kervanımız ;
Gark olduk zulumata, ıssız kaldı hanımız !...
Ahte vefa etmişim, yalanlara kanarak,
Ölümü öpmüşüm ben, yar dudağı sanarak !
Neden kana buladın, mis kokan ellerimi ,
Nereye saklamalı, şu kan sızan kalbimi ?
Yine de dön arkanı, sakın sen bilme emi !
Sazı astığım gibi, sözü de bitirsem mi ?
Sözden kurarken saray,
aşk kaldı bunun adı;
Sarsarken öteleri, suskunluğun feryadı !
Madem ki yola düştün, ha gerçek, ha da rüya,
Aşkın ebesi olmaz, o bir tohumsuz dünya...
Ne kadar uğraş varsa, ektiğini biçersin,
Mey doldurup tasına, kızıl bir kan içersin !...