Uzun zaman oldu seni sevmiştim
Sanki tamamlamıştık bir birimizdeki eksikliği
Her ne kadar kırgın da olsam
Vazgeçemezdim senden,
Vazgeçmedim de..
Zaman akıp gitse de
Bende sana dair hiçbir şey değişmedi
Elimde yine kâğıt kalem,
Yazmaktayım sana olan sevdamı
Meğer ne çok sevmiş, ne de çok özlermişim seni
Duygularım nasıl da girmiş birbirine yokluğunda
Yüreğime ne kızgınlık hâkim
Ne de sevinç…
Yüzümde ilginç bir tebessüm
Yüreğimde de sadece kırgınlık…
Bu gece misafirlerim var
Küf kokulu karanlık odamda,
Hayalin hariç,
Mum ışığı ve çay!
Ayağı kırık bir masa ve
Üzerinde kâğıt kalem…
Elbette bunca zaman geçti
Bilemiyorum nereden başlayacağımı
Karşımda sen yoksun ki
Sohbet etsek…
Elbette sohbet etsek deyince
aşkımız akla gelir
Bize dair
aşkı konuşsak!
Öyle ya…
Sohbeti sohbet yapan senin muhabbetin,
Muhabbetini muhabbet yapanda
aşkımız değil miydi?
Konuşmaya başladığımız zaman…
Kim ne derse desin,
aşk anlatılmaz.
Tarif de edemezsin…
Bazen de adı vardır, kendi yoktur.
Yaşamalısın
aşkı dolu dolu…
Bende ki
aşk; içimden, yüreğimden geçenlerdir.
Gönlümde coşup, kadınım ile yürekten taşandır…
Yanımda olmadığında da,
Gözlerimden damla damla süzülen sevdadır
aşk…
Ve gözlerimden akan her damlada sen varsın…
Aşk sendin!
Senin adın
aşktı…
Mustafa KARAAHMETOĞLU
25.06.2013
Değerli kardeşim Nurefşan’a en içten teşekkürlerimle…