Modern şiirlerin eskicisi gibi
kırgınlıklarımı
kızgınlıklarımı
sevdalarımı
düşlerimi
çığlıklarımı
An(ı)ları biriktirip
Karıştırıyorum sözcüklerime
Yanlış bir kavşakta kırmızı akarken acı...
Biri ölüyor, biri sağ çıkıyor
Biri hüküm giyerken,biri sefa sürüyor
Çala kalem yazdıklarımın...
Kalay makamında sözlerden
buhar olup uçuyor güneşsizlik.
Alıyorum tanışıklığımı
karaktersiz bir sıfat tamlamasından.
Bırakıyorum acemi bakışlarımı kenara.
Kim tutarsa tutsun gözümden düşeni
olmuyor umurumda...
Yüreğimin sivri kayaları selektör yakıyor
tiril tiril hayatın yaralarına..
İki büklüm gülme ile
yol veriyorum sahabe gibi gidenlere...
Rahmet vadilerinde
umutlarım ışıktan körleşerek diz çöküyor.
Suya taş atmışcasına
büyüyerek daireler çiziyor kelimelerim....
Geçiyorum yıkıntılardan,eski mezarlardan
anımsamada yeri olmayan, taş kümeler arasından...
Ilık bir gülümseme hazırlıyorum
girişteki boy aynasına...
zimmetime geçirdiğim ilkbahardan...
Nedense gülümsemeli bir pazartesi diyorum
ve yanıtını bulamadığım bir şey koruyor beni
Üç ayaklı iskemleye özenen insanlardan.
söz şiirde ağırdır ,dur be kadın desem de
tutamıyorum kendimi
Tana kucak açar mı sabah hiç....
Onca kalabalık küçülüyor birden gözümde
bir ses,bir nefeste,dönüp dönüp bakıyorum aynı yere.
Ruhumu az mı yatırdım bu fırtınanın beşiğine
kanadında az mı başım döndü durdu kahramanımın.
köprüden önceki son çıkıştı hep O'na varmak istediğim.
Sol çekmecemde sakladığım delikanlı bir fotoğraftı
dallarım boşuna diz çökmedi varlığının önünde..
Eksilmeyecek sen yaşadıkça bende yerin.
bir kez vurmuş bahtın ,damgasını rengime.
Aşk soluğum,küçük boyacı çocuğum,
dile dökülmeyen tenhalarda çiy ol yağ üzerime.
leyli
aşkların vebali dolansa da boynuma
eski bir kıvılcımla dönüyorum yine yangın yerine...
Ferda Özsoy
Şiirime ses olan Sevgili A.Dinçbaş hanımefendiye çok teşekkür ediyorum.Sesinize nefesinize sağlık efendim.Çok sevgilerimle...