Evvel zaman içre bir diyara yolladık sevdayı
Bir rüzgârın sırtına bindirip el salladık ardı sıra.
Münezzeh bir mevhum oldu artık zamandan ve mekândan
Hangi saatlerdi seninle bakışlarımızın birbirine değdiği
Gamzelerine gönül düşürdüğüm hangi bir demdi?
Ben hicranın yaralı kanadı olmaya hazırdım oysa
Razıydım yokluğunla varlığımı yıkışına
Uçurumdan yuvarlamaya biriktirdiğim yaşlarım vardı
Şiirlerin boynuna urgan geçirmiş bekliyordum
Sen toplayıp geçerken hayalini ben sensizliğin taliminde neferdim.
Ayrıldık...
Ayrılırken son kez gördüm kendimi gözbebeklerinde
Hasret zebanileri götürürlerken bütün sevilmişleri
Geride sıcağı tüten bir gönül kaldı.
Sen gidince ben kendimi attım uçurumdan,
Urganı kendi boynuma vurdum.
Öğütülmüş nice elem yutkundum.
Zehirli bir şarkıda boğuldum.
Sonra...Gün, ay ve mevsimler sonra...
Yıkık bir mabedin son mum ışığı gibi can çekişirken
Bozuldu büyüsü bir sözle, acı çekmenin.
Anlamı kalmadı bu kutsal duygu adına eriyip tükenmenin
Sen...
Sevdim derken
Eskimiş sandallar bağlanan limanımı
Ufuklarımı saran bin bir ton kızılı
Değişken mevsimlerimi
Kışta yazımı, hazanda baharımı
Günde gecemi, gecede rüyamı
Saçlarımı karıştıran rüzgârı
Sesimi, soluğumu, ruhumu...
...
Anlıyorum sadece bir yalana kanan çocukluğumu...
Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri
Yorumlar
Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.
Yorum Yaz