bazen sus der insan diline takılıp durana
kalmak mı ? gitmek mi ? dersin
ve bakarsın ki her şey bir muamma
............................................
loş odaların paslı çekmecelerindeydi
aşkkibrit kutularına biriktirdiğim umutlarım azapta
ve
aşk bana çok uzaktı
en az ağrı dağı kadar
şimdi izbe şehirlerini yıkıyorum düşlerimde
olmadığın sokaklar hasmım kadar düşman bana
ben seni avuçlarımda sarıp sarmaladıkça
sen kayıp gidiyorsun yıldızlar gibi bir boşluğa
ve... canlanıyor gözümde anılar sil baştan
dolaştığımız caddelere ayaklarım düşerken usulca
şöyle köşeyi dönüp de o gelişini anımsadıkça
sarılıp kokunu içeme çekiyorum buram buram
bak mecali yok ayaklarımın bedenimi taşımaya
ayrılık kokan bu şehir içimi yağmalayıp durdukca
deniz bile ağıt yakarken dövermiş kıyılarını
ben yaksam olur mu kendimi her soluğumda
bak şimdi düştü yüzüm şehrimin semalarına
ki bir çocuğun dudak kıvrımında saklanırken
aşkkokun ak bir güvercine yüklenmiş gidiyordu
belli ki her şey tamamdı bendim eksik olan
şimdi avazım çıktığı kadar haykırsam seni dünyaya
kızıl ırmak gibi çağlasam da dolsam ruhuna
bir güvercin sevincinde sende bulsam kendimi
kayıp şehirlerde ki çiçekleri taksam saçlarına
Hasan İpek
on sekiz şubat ikibin onbeş