Sıkı bir tembih, dümbeleği fısıldar
“her ne olursa olsun,
aşka inanma!”
çok geçmeden, sanrılardan bir kapı açılır
söğüdün gölgesinde ben, üst dalında serçe
yapraklardan nota çekmiş, Süleyman’ın dilinde
usta bir bestekar edasıyla ötüşken
kanatları pırpır eder, açılır
bahara gönül vermiş, budak tomurcukları
aşka gelir, patır patır yerlere saçılır
başımızın üstünde, gökleri terennüm eden eda
ağız boşluğunda, hayranlığı îfadan aciz bir dil
derim ki; Rabbim
aşk yoksa meğer.,
bu resmin içinden kaldır, beni sil...
denizler, tekneleri yüzeye kaldırmıyorsa
yeryüzü zehir zemberek, nefes aldırmıyorsa
ve insan, başını tefekküre daldırmıyorsa
aşk ulaşılmaz bir giz, sine, sırsa
ölmüşüz ağlayanımız yokken
heyhat her nasılsa!..
Mehmet Sani Özel
29.05.2009