Özge :
Aşk ; mutluluğu iğdiş etmek demektir!
Betil :
Aşk ; aşık olunandan vazgeçmektir.
O kadar aşık olursun ki , özlemeyi unutursun.
Sonra sürekli beklemeye aşık olursun.
Sonra ,
aşka aşık olur , b
aşka hiç bir duyuguyu yaşayamazsın.
Özge : Beklersin olmayan yâri...
O yâri memleket bellersin.
İkametini sevdiğin...
Hem hasreti , hem vuslatı için seversin.
Memleketse sevdiğin ,
Aşk yanlış geceye kurban gitmiş istenmeyen bir çocuktur.
ve
aşk ;
Babasız yetim bir piçtir.
Betil : İstenmeyen , ama bir o kadar da ihtiyaç duyulan..
'Bitsin bu acı artık!' diye başlar ,
Havayı ve küfürleri döver önce cümlelerin ,
Sonra 'iyiki varsın' der , susarsın.
Özge : Geriye , nemden birbirine karışmış kirpikleri taramak kalır...
Tuzludur suratın ,
Gözlerine uçurum ekmiştir
aşk ,
Kim bakacak olsa düşer boğulur maviye çalan yeşilinde...
Feri ise alır başını kaçar uzaklara...
Betil : Alışkın değildir kimse seni bu halde görmeye.
Kendin bile... Hep 'ben eski seni' özledim cümlelerini duyarsın.
ve kendi kendine tekrarlarsın 'ben ne zaman düştüm bu hale?'
Ama
aşk dediğin şey , öyle çevrelemiştir ki seni ,
Öyle çıkmışsındır ki benliğinden , kendini umursayacak halin kalmaz.
Nefes almakla yetinirsin.
Özge : Nefes...
Ciğerlerine dolmuş bir avuç toplu iğne misalidir.
Almak , hepsini aynı anda batırıp kanatmakla eşdeğerdir.
Betil : Canın acıya acıya ölmemeye çalışmak..
Hem nefes almak , yaşamak da değildir zaten.
Özge :
Ve o yüzden
aşk ;
Tanrı'nın oksijenini bile esirgemesidir insanlıktan.
Özge Çetin & Betil Baş
OtuzAğustosİkiBinOnBir