Tarifin yoktur senin hem ebed hem ezelsin
Aşkın mabedinde kal böyle daha güzelsin
Ay ışığı elmas olup süzülürken saçından
Kalbimi açıp baksan sen çıkarsın içinden
Uzansak bir kumsala öpsem avuçlarını
Bıkmam ta fecre kadar okşasam saçlarını
Gönlümdeki yangınları kızgın çöllere saldım
Kalbimin gurbetinde yine boğuldum kaldım
Her gün batımında yeni güne başlarım
Ebr-i nisana inat boşalır gözyaşlarım
Nice yıllar geçti benim yalan dünyamdan
Ölümlerle uyandım yine tatlı rüyamdan
Şimdi sen yoksun içime gömdüm acıları
Mavi yalnızlıklardan seyrettim yolcuları.
Bırak artık düşlerimi yalnızlığa uyanayım
Sen var iken sensizliğe ben nasıl dayanayım
Dünyaları bulurdum o tatlı sözlerinde
Düşünmeden sabahı,dinlensem gözlerinde
Anlatmaya söz yetmez yürekte yılgınlığı
Seni sevmekle yaptım en büyük çılgınlığı
Yokluğun zulmediyor her gün b
aşka biçimde
Sen sevdayı ne bilirsin yürek yok ki içinde
Bir umudu öldürdün kirlenen ellerinde
Nağmeler gezmez oldu udumun tellerinde
Adını yazdım karanlığına gecenin
Parlayıp sönmektir kaderi ateşböceğinin
Seni arar iken bu âlemde sensizliğe ulaştım
Sevdaların sürgün kentlerinde dolaştım
Nerde uyur martılar yüzyıllardır bilinmez
Başlamıştır bu yolculuk artık geri dönülmez
Bıraktığım feryatlarla geceleri deleceksin
Sensizlik ne yamandır sen nereden bileceksin
Unutup gitsem bir gün anmasam hiç adını
Yokluğunda anladım yokluğumun tadını
Şu anlamsız dünyada beni yürekten ettin
Gittin ey vefasız yine ansızın gittin
Terk ettim bedenimi yokluğun sarsın diye
Lanetledim dünyayı içinde sen varsın diye
Sen her sabah bir yürekte arıyorken şansını
Öğrendin mi pervaneyle ateşlerin dansını?
Bülbüller ayrı kaldı bağzarından gülünden
Fışkırıyor alevler bir sevdanın külünden
Hüzzamdan bir şarkı kalmış dudaklarımda
Hicrinin feryadı inler şimdi kulaklarımda.
Bilmem daha kaç yıl geçecek kimsesiz, sensiz böyle
Ölümden uzak bir yer varsa giderim sen adresi söyle!
2007-İZMİR