(giriş)
Islığındaydı rüzgar üzüm karası gecede
Gebe kalmıştı gri bulut
Çoktan nemini almış göz sulantısı (gibi dolu)
Sancısıdan kurtulacaktı az sonra
An gibi tetikte şimşek beklemekte
Ha çarpıştı ha çarpışacak
Dokunsanız parmaklarınızla şehirde ağlayacak
Kapatacak tüm lambalarını...
Sulu sepkendi ilk alna düşen beyazında eriyen
Kurum savrulmuş kuru kaldırımlardaydı adımlar
Bir el cepte bir el yürekte
Avuç içine yazılmış bir kaderin orta yerinde
Kaldırdı kafasını adam
Gördü göreciği güzeli..
( ve
aşk başlar...)
-adam-
Ey zülfüne bahar yeli karışmış dilber
Sen çöldeki deniz misin yoksa gökten gelen melek mi
Ay neden saklanır şimdi bilirim
Bakışın şavk oldu girdi yüreğime ta derine
Dokunsam saçının bir teline
Kışın ortasına bahar düşse ülkelere
Ellerin değse ellerime
Eritse çatıların kenarındaki saçaklara yapışmış sarkıkları
Susma gel sen de birşey söyle... (bu deliye)
-kız-
Ey divane deli yürekli adam, ne durursun yağmurda
Abdal mısın bu denli seversin yoksa geceyi fethe çıkan prens misin
Gök neden ağlar,kalbim neden kelebek uçar şimdi bilirim
Sözün gül oldu kokusu girdi penceremden içeri
Yanmak da varmış kış ortasında sıcak bir
aşkta
Al bu gönül senindir makasımdan geri bir tutam saç sana
Sen kaldırımda ben sarayda duyarlarsa yaşatmazlar
Kıyarlar tazeliğimizdeki temizliğe
Beyaza al koyarlar üzerler ikimizi
Sen yine gel duyayım sözlerini
**** ***** ***** **** *****
Yürekte bir kanat çırparak ıslanarak uzaklaşır
dilinde
aşktan yana bir türkü
karanlığı dağıtarak girer kahveden içeri
yüzünde güller ellerinde umut
Görür neşesini herkes,susmazlar sorarlar,
-kahveci-
Nedir bu sevinç der misin bizede
Paramı çıktı talih kuşumu karşına
Yüreğin pektir biliriz sözününde erisin
Al iç şu çayıda anlat bırakma bizi merakta
-adam-
Dilim lal olur anlatamam da, dayanamam da
Susarsam yüreğim patlar yanardağ olurum
Bir dilbere tutuldum yağmur ortasında bir karanlıkta
Vuruldum bir kere penceredeki birine
Gerisini sorma sen
aşkı anlat hele
-kahveci-
Kanat takar uçarsın kışta baharı
Geceyi gündüz gibi yaşarsın
aşk girdiğinde senden içeri
Az yersin çok düşünürsün
Cennetin kenarında hissedersin
Ayrılık korkusu olur cehennemin
Unutma bunu emi, kalsın yanında bu sözüm
**** ***** ********
Aylar geçer takvimlere inat
Gece gündüze karışır bir bardakta
Aylar mevsimlerle buluşur
Çiçek açar dallarda beyazından,
Kır gelincik tarlalarını kucaklamıştır
Aşk seramonisi yapılmaktadır güneş batımlarında
Aşk seranatında...
Bülbüller konar güllerin üzerine
An gelir kuru yapraklara karışır sözler
Dökülür ağlamaklı gözlerden gönülsüzce
-kız-
Ey yüreğimi tarumar edenim, civanım
Verecekler bu gece beni b
aşka birine
Söz söyleyecek an değil ölürüm
Sensizliğindeki hayatın bir yerinde yaşayamam
Sensin tek canım
Kaçır beni buralardan gidelim uzaklara
-adam-
Ey canımın cananı,yürek parem
Verirlerse seni ben de son nefesimi veririm
Yokluğunda yaşanırmı sanırsın
Cehennemin kenarına koyma beni
Bu yürek senin hadi gel gidelim
Tut elimi takalım kanatlarımızı...
***** ****** ******* ******
Küçük bir sahil kasabası rıhtımında bir
aşkYelken olur uzar mavisine martı eşliğinde
Güneş gülümser kendi aşıklarına IŞIK saçar
Bu sefer hüzün boğulur ayrılıklar denize batar
İki yürek bir busede birleşir
Sonsuzluğu öperekten...sevgiler büyütülürken...sığmaz denizlere...
"Mavisinde bir
aşk masalı işte..."