Nasılsa gelir bulur neredeysem diyordum,
Sürekli aradığım, bu hayalimdeki yâr.
Her nereye baksam da, hep onu görüyordum,
Anladım ki, sevdiğim; serapa benim ayar.
Bu sevdam kökleşiyor benden öte derine,
Cümlesi ayaklanmış; hücrelerimde şenlik.
Baktım da hiç kimseyi koyamadım yerine,
Anladım ki cananla ancak olur esenlik.
Aşka, hür şahadeti kalbimi değiştirdi,
Bakarken iz bırakan nazarına şahidim.
Muhabbeti, Yaratan gönlüme yerleştirdi,
Zafer için koşturan sanki bir mücahidim.
Enerjimle moralim bilirim hepsi O'ndan,
İçimde biriktirip harcıyorum peyderpey.
Müstakimse sıratım, eminim demek sondan,
Güzergâhım götürür daha da beni epey.
Ben diyeyim on tane, siz de yirmi şimdilik,
Donanımlı maşukum, hamaratım çok mahir.
Barizce hiç elime geçmese de metelik,
Âmâya göre bile mahareti pek zahir!
Uzaktan okuyorum onu yakın farlarla,
Ş
aşkınlığını görüp malumatım artıyor.
Arkamda kaldığında hesabım duvarlarla,
Yanında iken dahi kendini aratıyor.
Çözdüğüm problemler soruna dönüşüyor,
Muğlâk sorunun varsa çözeyim sor diyorum,
Sorunu aşamayıp altına yanaşıyor,
Çözülmüş ahvalini görmeden gidiyorum.
Ne çare ki nihayet belki de tek bildiğim,
Hastalığın şifası ondadır çünkü habip.
Nice zamandır budur benim hep söylediğim;
Görmeye gelse onar, gönül sultanı tabip.
Onun içinde yerim, dolaşırken çevremde,
Başım deveran eder, nefesiyse ensemde.
Aşkına tırmanırken, can katar her evremde,
Gözlerimi okuyup anlıyor demesem de.
Rayihaları saçan rengârenk türlü Gül'dür,
Velâkin temkinliyim dikenlerinden yana.
Ya Rab gül çehresini ebediyete güldür,
Bazen işmar eylesin gamzesiyle bu yana!
17.02.2011
M. Fatih KAHRAMAN