aşka yeşermek
kendini bulmakmış yüreğim
ezberini bozmakmış hayatın
artçı özlem depremleriyle
uykusunu bölmekmiş kainatın
gün gelir firak vadisine düşer de yolun
dudaklarda sözler asılı kalır
tutsak kalır sözler de mânâ
akıl bir incir çekirdeğini dolduramaz olur
sevgi sığmaz zamana
her şafak heybesinde taze umutlar taşıyan
yeni bir habercidir
her akşam ziyan olmuş bir güne ağıttır
hicran makamında
bir kem kader labirentinin
gizemli karanlığında
yalpalar adımlarım
yol uzun ümit yorgun
sancılanır toynaklarında hasret
zaman denen küheylanın
her an yeniden depreşir
adı unutulamamış acılar
ağıt olup yürür gözlerime
tüm hücrelerim farkına varır ağlamanın
soluğum daralır
özlem yokuşunda
ateş olup düşer bağrıma hasret
nefes bir yumrudur boğazımda
feryat vadisinde yankılanır
sessiz çığlıklarım
uyandırmak ister yâr gönlündeki
duygu perisini
hüsrandadır umutlarım
aklına perdeler çektirmiştir sanki
kurşun döktürmüştür
kulaklarına
bir acziyet açmazında
saçlarını yolar aklım
huzur sırra kadem basmıştır artık
can çekişir kabusların kucağında uykular
anlamını yitirir ömür
mekanın rengi solar
yine sensiz ve sessiz kalakaldım
leylin orta yerinde
gece upuzun bir yol
ben mecalsiz ve bîtap
in cin uykuda
ayaktadır yüreğim
hislerim ayakta
uykularıma özlemin düşer
bir ateş topu gibi
kıymık gibi saplanır
düşünceme kaygılar
bir darağacıdır artık umutsuzluk
binlerce kez sallandığım,
umudum asılı kalır şafakta
elde kalmış bir
aşk sancısıyla
çırpınır yüreğim kapısında ş
aşkınlığın
dilimde sitemler var kadere zehir zemberek
hayallerimde can yakan hatıran
kendimi âr ederken yakalarım
uslanmanın kıyısında
birden gözlerin yağar üzerime
yıldız yıldız,
ıslandıkça iliklerime kadar
soyunurum yılgınlığın prangalarını
karanlıklara
bir garip ben olurum o zaman
sırılsıklam
kendimden üryan…