Istanbul
Süleymaniye Camii'nin
tam karşısında
rahmetli Hala'mla
rahmetli Enişte'm
otururdu
biz de Göztepe'de
otururken ziyaretlerine
giderdim haftasonları
o yıllarda İstanbul'da
su sıkıntısı vardı
camii şadırvanlarında bile
su akmazdı
Hala'mların
evlerinin giriş katında
nasıl olmuşsa çeşme
vardı
bazen o akardı
kocaman bidonları doldurur
3.kata dar merdivenlerden zar zor
çıkarırırdık
trikotaj işçiliğinde çalışan
Hala'mın benden büyük
oğulları vardı
atölyeleri gezerdik
o atölyelerde çalışanlar Tanrım ne
sabırlı insanlardı
ben 14 yaşındayım o sıralar
onları seyrederdim
o basık daracık yerde
50 tane makine çalışırdı
Mahzun Kırmızıgül'ün
çok meşhur olmadığı yıllar
çocuk sesiyle yakıcı türküleri
arabesk kokardı herkes
Esnaf Hastanesi'nin yanında
maçlar yapılırdı
kahveler tıkabasa dolu olurdu
sigara dumanından göz gözü görmezdi
ben ortamdan çabuk sıkılır
Beyazıt'a yürürdüm
o koca meydanda
akşam bir Allah'ın kulu gezmezdi
gündüz mahşeri kalabalığı görünce
ürkerdim bu durumdan
bavul ticareti çıktı
bir ara
doğu ülkelerinden gelen
tüccarlarla eşyalarla
doldu meydan
neler yoktuki orada
ne ararsan vardı
o yıllarda
İstanbul bir b
aşkaydı
aşka zaman yoktu
maceraya bol vakit vardı.
FARUK TABAK