Ne olur kaygılanma!
Aşk,çıkmazın öbür adı değil ki..!
Kollarını güneşe açık tut,
Aşk:
Koca bir çocukluk yaşatabilir her yaşta!
Aşk,baştan çıkarıcıdır,'Güz' gibi...
Rüzgarın hışırtısı,üşütünce ellerini,
Sarıl sımsıcak düşlere!
Beni,güneşi ve temmuzu düşün!
Kanasa da dudakların siyah beyaz resimleri öperken,
Unutma,
aşk öyküleri yaralayıcı ve kısadır..
Bazen de dağlara mehtaba darılmaktır!
Aşkla,yalancı bir şölen oluşur dünyamızda,
Sarıp sarmalar,
Kasıp kavurur,
Ve hep yaklaşan acıların habercisidir!
Bakir gölgelerde gezinen düşlerini katleder!
Aşk,bazen de bal rengi gözlerin depremidir...
Menekşe kokusunu saçlarında duymak,
Duyumsamaktır merhabaları,yaşamı,gizemi....
Her güz tazelenen kızıl yapraklarda yürümektir!
Çığlık çığlığa seslenmektir nefretlere,
Olmazlara,çıkmaz sokaklara.....
Susarak seslenmektir saçlarının gölgesine...
Gizem'in gölgesinde Jazz ve arabeskin dansıdır.!
Akustiğin iflas ettiği salonlarda 'seni seviyorum'ları' tüketmektir...
İşte buradayım,yaşıyorumları duyumsamaktır.!
Meydan okumaktır korkulara,
Gözlerine bakmaktan korktuğum gibi....
ve
Doğanın en tatlı melodilerini söyletir deli dolu yüreğine,
yılgınlık,yorgunluk geçmişe satılmıştır,
Bal rengi gözlerde hayat içer umutlar....
Adı konmamış heyecanlar,
kıpırtılar....
Dünyanı değiştirebilir,
Unutabilirsin tüm renkleri,
Tüm yollar evine çıkar,
Ve tüm anahtarlar kapını açar,
Sarhoş edebilir ipeksi dokunuşlar,
Sat hüzünlerini lodoslara,
Tüm rüzgarlara inat...!
1995 MANİSA
İbrahim Eroğlu