susma
aşkı büyük adam
gel de
yıldızları namluya sürüp
gözlerimin ela/sını nasıl geceyle vurduğunu söyle.
anlat bana
bir yürek çığlık çığlığa nasıl ölür.
sen ki daha annenin doğurduğu gece
aşkı suya bıraktığını
alnında yalnızlığın türküsü
doğuştan yazgını kuşanmış
ve çocuk gözlerinin hüzün bulutlarını
usul usul fısıldamıştın kulağıma.
aşka korsan yürüyüşlerin vardı senin
gençliğin deli tayı uslanıp
büyümek gibi bir varsayımı kuşandığında
duvarların nasıl yükseldiğini
en iyi gönlün bilirdi
ki o duvarlardan her kaçmaya çalıştıkça
geçmişin gardiyanlarının bileklerine nasıl kelepçe vurduğunu
nasıl yalnız bir hücreye tıkıldığını,
parmaklıklardan mehtabın doğuşuna hasretle bakarken
beni istediğini
beni dilediğini
son bir kez daha anlat bana.
susma
aşkı büyük adam
vurulmak nasıl bir şey
bizli günler film şeridi gibi geçerken gözlerinden
yalnız ölmek nasıl bir şey?
tünelin sonunda bir ışık var mı hala
elin elime uzanır mı gel diye
kalbime taktığın çelmeden beridir
tavan arasında tozlanmış anıları
hiç sildin mi?
sen pişmanlığın ne menem bir şey olduğunu
sordun mu kendine
masalarda devrilirken rakı şişeleri
ve sen her gece boğulurken b
aşka kadınların kollarında
kokumu hatırlatan yaramaz bir rüzgar
burun deliklerine doldu mu?
ve
aşkı büyük adam
sahnede bir kadın son şarkısını söylerken
dudaklarını sımsıkı kapanıp
kahve gözlerinde ayıldın mı
kırk yıllık hatrı masaya vurup
kirli sakalından damlayan gözyaşını
bu da senin şerefine diye içtin mi?
susma
aşkı büyük adam
alnını ben gibi öptü mü yağmurlar
ağlayan geceler
ben gibi siyah saçlarını okşadı mı
ve yıldızlar iyi geceler dilerken
aklına ben kaydım mı son kez.
susma,
susma anlat ki
seni sevmek bu kadar günah olmasın yüreğime.
Ayvazım DENİZ