Düşünce
kendini düşündü
genişledi genişledi
ve büyük bir patlamayla
savruldu evrenler dört bir yana
o kutsal birliğin içinde
bir küçücük ateş topuydu dünya
öylece yana yana
döndü durdu uzun bir zaman
sonra üşüdü büzüldü
içinde sakladı mağmasını
derin buzul uykulara daldı
saçlarını okşayarak uyandırdı güneş
sımsıcak soluğuyla suları öptü
damlalar birbirini öptü ardı sıra
sevgiydi yaşamdı zincir zincir uzayan
toprak dayanamadı
suyun okşayışlarına
yumuşadı gerindi
kapadı gözlerini soluk soluğa
ilk tohumlar düştü kıpır kıpır karnına
bitimsiz doğumlar başladı
toprak ana saçlarını taradıkça
böcekler yılanlar atlar kuşlar oluştu
doğanın arsız çocuğu ben oluştum sonra
son çocuklar hep şımartılır ya
sahibi sandım kendimi herşeyin
oysa küçük tokatlar yeterliydi
yerlere savrulmama
ama düşünce
kendini armağan vermişti bana
o yüzden ayaktaydım hep
bedenimin tüm güçsüzlüğüyle
meydan okudum çaresizliklere acılara
öykülerimi yazıyorum rüzgarlara
çünkü dinlediğini biliyorum b
aşka evrenlerin
usul sezgilerle onların öykülerini duyuyorum
aslında
aşkın sevginin çocuğuyum ben
daha ilk hücremde başlar
aşk yolculuğum
son soluğumda bile onu ararım
daha çok küçüğüm
korktuğum ya da hastalandığım zaman
çıkıyor kötülükler karanlıklar savaşlar
ama bir gün mutlaka
herşeyimle büyüyeceğim
suyun toprağı öpüp okşadığı o yerdeki
aşkı büyüteceğim
Nilgün ACAR 29. 08. 1998